21 Aralık 2020 Pazartesi

13 Mayıs 2020-Hoşgel Bora!

 12 Mayıs sabahı biraz değişik kalktım,ağrım var desen değil,sancım var desen o da değil,hayır olsun inşallah.

Talat Balıkesir'e doğru yola çıktı,ona da diyorum ya bugün doğurursam nasıl geri geleceksin diye,sanki Fizana gidiyor.

Sabah Sapla kahvaltı yaptık keyifle zaman geçirdik.Öğlen parka gidecektik ama yok sanırım parka çıkabilecek gücüm yok.

Kayınvalidemler geldi,Sarpı parka çıkarmalarını rica ettim.Çok huyum değil aslında Sarpı bensiz dışarı yollamak ama bir yandan enerjisini atsın istiyorum,bir yandan da kendimi dinliyorum.

Parktan geldiler,akşam ablamlara gittik,bir yandan da anneme duygu sömürüsü yapıyorum telefonda daha gelmeyecek misin diye :)

Ablamlarda hafif hafif sancı geliyor ama ben yine kimseye bir şey söylemiyorum,çok geç olmadan Sarpla eve döndük,yıkadım yatırdım.

Kapı çaldı ve annem geldi,o an yaşadığım mutluluk tarif edilemez tabi.Gece 23 civarı sancılar kendini hissettirmeye başladı,hemen ebem Vildana mesaj attım,tabi benim sancı sıklıkları yine fazla,aynı Sarpta olduğu gibi.

Bir yandan kendimi dinliyorum,acaba gerçekten doğum sancısı mı,bir yandan Talat'a haber versem mi telaşı.

Nişanda gelmemişti,o zaman yalancı sancı olabilir mi? Vildan bekleyelim sen biraz uyu diyor.

Beklemek mi? Sancım başladığı an yine dayanılmaz bir bel ağrısı,artık olacak gibi değil,Talat'a haber verme zamanı.Haber verdim ama bir yandan da bekle diyorum. Sarp içeride uyuyor,uyanmasın diye sessiz olmaya çalışıyorum.

Annem bir yandan mesaj yaparken,bir yandan Talatın yola çıkma heyecanı.Balıkesir'e vardıktan saatler sonra tekrar yola düşürme üzüntüsü,bir yandan yetişemezse korkusu.

Saat 3 civarı Talat geldi,Vildan'a mesaj attım geliyor ve dayanamıyorum diye.

Sabah 6da hastanede buluşalım dedi.

Bir yandan acaba yine uzun sürecek mi telaşı,hatta sanırım korkusu ( Sarp'ın sancısı 18 saat sürmüştü) bir yandan nasıl olacak endişesi, e bir de Sarp ne olacak,ne hissedecek paniği.

Sabah 6 gibi yola çıktık,kayınvalidemler Sarpın yanına geldi.

Hastanede Vildan'ın karşılaması ve içimde yine bir huzur.İlk doğumumda 18 saat başımdan ayrılmayarak beni inanılmaz rahatlatmıştı.

Odanın hazırlanması,kontroller ,çileli yürüyüş derken saat 8e doğru hazırız dedi.

Hemşirelerin doğumhanede beni giydirmek istemesi,ben anılarla dolu olan geceliğimi çıkarmak istememem :) Sonuçta Sarp'ı da aynı gecelikle kucağıma almıştım.

Savaşı hemşireler kazandı,Vildan hadi değiştirelim kirlenmesin diyerek ikna etti.

Oldu,olmadı,geldi,gelmiyor,yapamıyorum derken Vedat Beyin üzerime oynaması,Vildanın huzur veren sesi,ve her şeyiyle yanımda olan,elimi tutan ve gözlerimin içine bakan Talat.O an verdiği güven.Gözlerinin yaşı ve 8.10 da Bora'nın gelmesi,göbek bağını babasının kesmesi.

İkinci defa insan aynı heyecanı yaşayabiliyormuş,iki evladını da insan çok sevebiliyormuş,ve canınından çıkan iki parçayı da dünyalara değişmiyormuş.

Bora başgan 3.800 kg olarak katıldı aramıza.Muayenesi yapılırken benim de süslenip hazırlanmam lazımdı ,malum 9 aydır hazırlandığım o gurur yürüyüşümü yapacaktım.

Geceliğim tamam,tacım tamam,terlikler tamam,makyaj tamam.Bora'yı kucağıma alıp dışarıya çıkma anı,o yürüyüş,selfie çekmem ve annemin bizi karşılaması.İnsan bunun için bile bir düzine doğrabilir (bu kısmı abartı!)

Odaya geçtik,her şey yolunda,kayınvalidemler Sarpı getirdi,o an dünyalara bedel.Kardeşini karşılaması,tamamlanan ailemiz.

Allah isteyen herkese tattırsın bu mükkemmel duyguyu.

Aradan bu kadar zaman geçmemiş olsa o anki duygularımı daha güzel ifade edeyim isterdim.

Ablam tabiki yine 1 ay kalacakmışız gibi hazırlıklarını yapıp gelmiş,akşama kadar yedik içtik,Talat'ı Sarpın yanına yolladık,her şey yolunda olunca akşam 21 civarı hastanden çıktık.

Hoşgeldin oğlum,ailemize sefalar getirdin tıpkı abin gibi.

Ana kraliçe :)

KONYA

 Ah nasıl özlemişim...

Aylar,yıllar olmuş yazmayalı,bir nevi içimi dökmeyeli.

Burası benim için güzel,çok özeldi.Kendi kendime yazıp,kendi kendime okuyordum :) Bakmayın kendi kendime dediğime aslında güzel de bir anı defteri olmuştu benim için,ara ara dönüp hatırladığım.

Aradan o kadarrrr uzun zaman geçmiş ki yazmayalı,hatırlamayalı.

Bugün bir değişiklik yapıp,iki kelam edeyim dedim, her zamanki gibi şifremi unutma gerçeği ile yüzyüze kaldım :)

Hadi bundan sonra ara ara yazayım yine,kendim için yaptığım güzelliklerden bir tanesi burası, çok atlamamak lazım değil mi ama.

Hemen özet geçiyorum en azından son bir kaç ayı.

Talat'ın eğitim süreci bitti ve beklenen an geldi,tayin zamanı!

Akıllarda en büyük soru işareti nereye tayinimiz olacak!

Bandırma,Adana,Eskişehir,Merzifon,Konya.

İçimden geçen Adana,malum Mersin'de okudum,az çok bilirim oraları,yazı sıcak çekilmez ama tercihlere bakacak olursak en ideal olan şehir Adana gibi.

Annemlerin,ablamların içinden geçen Bandırma, e ne de olsa yakın İzmir'e.

Herkes kendi kendi kura çekiyor ve Konya çıkıyor sürekli.

Konya mı? Asla! Gitmek istediğim en son şehir olabilir. Belki 11 sene Konya'lı bir firmada çalıştığım için,belki de İç Anadolu'da yaşamak istemediğim için,kim bilir ,ama kesin olan tek şey Konya istemediğim.

En son Talat aradı,bir de Sarp'a hazırla,oda çeksin bakalım neresi çıkacak,hazırladık videoya çektik,oda ne? Bingo yine Konya çıktı,katlayıp içine attım tekrar yine Konya!

Kamera şakası olabilir mi? İstemiyorum Konya,daha ne diyebilirim ki.

Geldi çattı o gün.Talatla alaştık,herhangi bir şaka ,dalga geçme olayı olmayacak,direk söyleyecek.

Bu arada Sedalar kendi seçme hakkına sahip oldukları için Adana'yı seçtiler,gitti mi Adana'nın bir tanesi.

Tayin çekili sürekli erteleniyor derken ,telefon gelir ve Talat Konya der! Mordoğan'dayız ve o an sanki yer ayağımın altından kaydı,istemsiz başladım ağlamaya. Konya! Bu kadar dönüp dolaştığına göre vardır bir hayır, ya da ben çok büyük konuştum.

Bekle bizi Konya,ne diyelim.

Hem Mevlana de demiş,gel,ne olursan ol yine gel.

Gonyalı.