10 Aralık 2013 Salı

Darüşşafaka Koleksiyonu...

Biraz önce kahve dünyasında gördüm,bayıldım.
Muhteşem bir fikir,muhteşem bir proje.
Belki daha önce de yapıldı ben geç kaldım.

Kahve dünyası için Darüşşafakalı öğrencilerin çizdiği birbirinden güzel desenli bardak,termos ve çikolata kutuları ile yılbaşına Darüşşafaka Cemiyeti'ne destek olabilirsiniz.
Destek olmak nasıl güzel bir cümle.Keşke hepimizin birilerine bir yerlerde destek olabilsek.
Bardakların altında da çizimleri yapanların isimleri yazıyor.
Çok hoşuma gitti.

Belki sizde destek olmak istersiniz....



İstanbul'dan sevgiler,
Fit.

9 Aralık 2013 Pazartesi

NE HALİNİZ VARSA GÜLÜN!!!

Uzun zamandır duyduğum en güzel söz...
Ne haliniz varsa gülün...
Ne kadar doğru bir söz.Genel olarak aslında her zaman uygulamaya çalıştığım bir durum.Hatta arkadaşlar arasında dalga konusu olmuşluğum çok.Hadi bakalım Fitnat'ın 32 dişinin görünmediği bir fotoyu bulabilecek miyiz??
Ne gerek varsa :)
Enerji dolu olmayı,sürekli gülmeyi çok seviyorum.
Tabi ara sıra Duracell pil gibi olmaktan korkmuyor değilim.Bir anda sanki enerjim bitecek gibi geliyor zaman zaman.
En azından gittiği yere kadar,yaşım,enerjim müsade ettiği sürece hep eğlenmek,gülmek,gezmek,dans etmek,hayatı sonuna kadar yaşamak istiyorum.
Tabi bunları sağlayan ailem,eşim,arkadaşlarım ,dostlarımı da unutmamak lazım,destekleri çok fazla.
7/24 çalışmaya inat,istediklerimi sonuna kadar yapmak,ara sırada olsa boş vakitler yaratıp kendimi dinlemek iyi olmuyor değil.
Umarım hepimiz her zaman ne halimiz varsa güleriz!


An itibari ile Trabzondan sevgiler :)
Fit.

18 Kasım 2013 Pazartesi

Kış bahçemisss :)

İnsan neler yapmak istiyor,neler...
Hiç tahmin etmezdim rahmetli babanem gibi,oturup'Ah zaman ne kadar çabuk geçiyor' diyebileceğimi...
Bana göre zaman,insanın yapmak istediği her şey için yaratabileceği bir şeyken,şimdilerde arar oldum.
Hayatım iş-ev-seyahat arasında sıkışıp kaldı sanki.
Metroda kitap okuyup,bir durak önce inip telefonuma sarılıp arkadaşlarımı arayıp,gece yarısına kadar yemeklerimizi yapıp,evin içinde yaptığımız küçük değişiklikleri saymazsak...

Her zaman en bilinen özelliklerimden biri,vefalı olmamken,şimdilerde kimseye vakit ayıramamaktan hayıflanır oldum.
Eşime,arkadaşlarıma,aileme,yeğenlerime!
Hayır işin kötüsü 24 saat çalışsam,işlerimi de yetiştiremiyorum :(
Neyse konu zaman yönetimine gelmeden,yapmaya çalıştığımız küçük kış bahçemizden fotolar paylaşayım...
Saksılar her ne kadar,henüz istediğim kadar olmasada!!




İnsan ayrı bir huzurlu hissediyor kendini.
Tabi hala,Beril'in orkidelerine özenip 9 aydır yaşatmaya çalıştığım bir de Orkidem var :)
Sevgiler,
Fit.

22 Ekim 2013 Salı

İki Ay!

Amanın!
Yazmayalı tam tamına iki ay!
Neler mi oldu??

** FDI fuarımız sorunsuz şekilde halledildi.
** Bol bol seyahatim oldu
** 1 hafta izine çıkarak-izin denebilirse-biraz tatil yaptık (Seferihisar-Urla-Çeşme)
** Tatilde aquaparkta kayarken kuyruksokumumu incittim ve uzun süre simitle gezdim.
** Beril- Okan çifti tatilimizin sonunda geliler,bir kaç gün kaçamak yaptık
** Seyahatlerim bolllll bolll devam etti
** Nihal & Cihan evlendi ve ben sadece Gölmarmaya katılabildim :(
** Ozanımın doğum günü için Ben10'li pasta bile yaptım!
** İkinci evlilik yıl dönümümüzü kutladık
** Kurban Bayramı tatili 9 gün oldu!
** Mordoğan ve Özdere'de bayram tatili yaptık,hatta denize girdik.
** Bol bol kızlar buluşması yaptık
** Gülhan sınavı nedeniyle kayıplara karıştı hala ses alınamıyor :)
** Eren okula,Ozan kreşe başladı
** Ben tatildeyken annem eve gelip bütün ütülerimi temizliğimi yapmış :)
** İş yerindeki kızlarla bende toplandık,pek bir eğlenceliydi.

Hımmmm,sanırım şimdilik aklıma gelen bunlar.
İki ayda daha neler olmuştur neler,çıkar yakında :)))

Sevgiler,
Fit.

22 Ağustos 2013 Perşembe

Yaz kayıp gidiyor...

Görüşmeyeli 3 hafta olmuş,koskacaman 22 gün!
Yaz kayıp gidiyor ve ben çok üzülüyorum...
Daha doğru düzgün dinlenemeden,yine kış temposu!
Bu yaz daha tatile çıkamamış olmanın burukluğu ile sanırım,yazın bitmesinden korkuyorum.

E malum,iş sorunsalı.

Seyahat,katalog bitti derken,hoppp nur topu gibi bir FDI kongresi...
28-31 Ağustos fuarımız var,en büyüklerinden.
Haklı olarak bir yoğunluk bir koşturma...

Evet o tarihlerde bir de Nihal-Cihan düğünü var,ve ben katılamıyorum,en üzücü tarafı da bu :(
Nikahlarında da Almanya'da fuarda olmam da işin ekstrası...
En çok istediğim şeyler neden olmaz hep düşünmüşümdür.

Halbuki ben hep evrene pozitif mesaj yollayan biri olarak,iyi düşününce hep iyi olacağına inanırım.
Hani mesaj?
Hani pozitiflik?
Hani iyi dilek???

Bazen düşünüyorum,Polyanna'nın kız kardeşi olabilir miyim diye.
Ama içimde fırtınalar kopuyor,bazen bir çığlık atsam etraf darmadağın olacak gibi hissediyorum.
Daralıyorum,bunalıyorum...

Neyse bu 3 haftada,bir İstanbul seyahatim oldu yine,bir de Zeynolarla Özdere çıkartmamız...
En güzeli de Özdere'de Burcu ablalarla karşılaşmamız oldu.
Irmak&Toprak ikilisi daha da bir büyümüş,daha da güzelleşmiş.

Neyse şimdilik bu kadar bitsin,çok oradan oraya atladım.
Bi yazasım geldi sanırım,öylesine yazayım dedim :)
Esen kalın,

Fitnat



30 Temmuz 2013 Salı

Takdir edilmek...

Takdir edilmek her zaman mutlu eder insanı.
Bazıları sırf egolarını tatmin etmek için takdir edilmek ister,bazıları hiç çabalamadan fark etmeden takdir edilirler.
Ama en önemlisi insanın,ihtiyacı olduğu ya da hak ettiği bir anda takdir görmemesidir.Bu anlar kırılma noktasıdır.
Mütevazi durayım dersiniz yine olmaz,evet bunları ben yaptım diye avazınız çıktığı kadar bağırmak istersiniz yine olmaz.
İşte,evde,okulda,aile içinde vs.vs.vs...

Benim olayım ise,hiç bir zaman poh pohlanmak istemedim ama insan ara sıra sırtı sıvazlansın,bir güven duygusu gelsin,motive olsun istiyor...
Evde yaptığım yemekte,temizlikte,oradan oraya koşturduğumda...
İş yerinde deli gibi,insanlıktan çıkana kadar çalıştığımda....
Kısa,sade bir teşekkür...

Ama en önemlisi de kötülenmesin...Hadi takdir etmeyeceksin,en azından kötülemeyeceksin de...
Hayat felsefesi...

Nereden mi çıktı bunlar?
Hiiççç :)
Sevgiler,

Fit.

Diyarbakır,Mardin,Kızıltepe...

Yine,yeni,yeniden.
Şaka gibi,memleketten bir türlü kurtulamıyorum :)
Bayi ziyareti için gittiğim de sıcaklık yaklaşık 48 derecelerde geziyordu,resmen kendimi çölün ortasında hissettim.
Malum bir de üzerine ramazan.
Aman Allah'ım.
Herkes oruçlu olunca otomatikman oruçlu hissediyorsun kendini.
Yanlarında bir şey yiyemiyorsun,içemiyorsun.
Sağlık olsun :))

Akşamları arkadaşlarla buluşmak güzel oldu.
Benim efsane! haline gelmiş Uno şampiyonluğumu yıkmak isteyenler,bunun için çabalayanlar oldu ama nafile :)
Diyarbakır lojmanda Cennet diye adlandırılan ama bizim için Cinnet'en farkı olmayan çay bahçesinde arkadaşlarla sohbet şahane :D
Uno nedir diye soranlar olursa,eski zamanlardan kalan pis yedilinin gelişmiş versiyonu diyebiliriz.

Daha detaylı öğrenmek için ; http://tr.wikipedia.org/wiki/Uno_(kart_oyunu)

Apartman komşum Nur'u da okadar özlemişim ki,bir kızı var ( Aylin) dünya tatlısı olmuş.Öyle böyle değil maşallah...



Oradan iş için günü birlik mardin-Kızıltepeye gittik.Yok böyle bir sıcak gerçekten çokk sıcak.Bir de tabi değişik bir ortam vardı.Suriye'den gelenler oradaydı.Kelimenin tam anlamı ile orada! Yolun ortasında duruyorlar,oradan oraya savruluyorlar,çocuklar sersefil.Çok üzücü...

Böyle bir Diyarbakır yolculuğunun daha sonuna gelmiş olduk.
P.S Evimizin önünden geçerken içim burkulmadı değil.Kötü oldum.Eeee 1.5 yıl geçti orada.Ayrıca ilk evimiz.Yeri ayrıydı...

Sevgiler,
Fit.


29 Temmuz 2013 Pazartesi

Özdere...

Hafta sonu uzun zamandır,full time deniz,kum,güneş keyfi yaptık Zeynomlarla beraber...
Cuma akşamı haydi Özdere'ye gidelim dedik,iş çıkışı atladık gittik.
Zeynoların annelerinin yazlığı vardı ama kampa gittiğimiz için pek evle alakamız olmadı :)

Cuma akşamı yemek+bol muhabbeti geçirdikten sonra Cumartesi denize girmeye hazırdık.
Buzzzz gibi denizde çok fazla yüzemesek de dinlenmek çok keyifliydi.
Yemek sonrası,langırt ve çarpışan arabaları görünce çocukluk günlerimize döndük sanki...



Akşam denize nazır güzel bir balık keyfi yaptıktan sonra huzurla dağıldık :) 
Pazar günü erken yapılan kahvaltının ardından kano keyfi şahane.Yıllardır kano yapmadığımı fark ettim Amaan ne şahane,ne şenlik.Biri birine su atar,diğeri ötekinin küreğini derinlerde bırakır kaçar.
Biri ötekini düşürmeye çalışırken eğlenceli ve güzel bir macera oldu..En azından bahane ile hem eğlendik,hem spor yatık :)))))

Yazın keyfi tatil olunca bir başka çıkıyor.
Sevgiler,
Fit...

İstanbul...& Arda evlenir...

29-30 Haziran kocamla beraber küçük bir İstanbul kaçamağı yaptık.
Malum Arda'nın düğün bahanesiyle bizde beraber bir yerlere gitmiş olduk.
Tabi yine parçalı,bulutlu,bol stresli günlerden sonra...
Neden?
Tabi ki,her organizasyon düğün bayramda olduğu gibi,bu seferde benim eğitimim vardı.
Aman eğitim oldu,olmadı,iptal oldu,izin aldım,alamadım derken,gidebildik..

Arda'nın düğünü çok güzeldi,bahaneyle Talat arkadaşları ile buluşmuş oldu.
Eğlendik,oynadık hoppp ertesi gün ver elini İstanbul...

Sonrasında,Ortaköy,Üsküdar,Taksim derken kısa bir İstanbul turu oldu bizim için.
İstanbul...
Gezmek için güzel memleket...


Esen kalın :))))
Fit.

19 Temmuz 2013 Cuma

Bursa...

Uzun zamandır merak ettiğim şehirlerden bir tanesidir Bursa.
Şöyle bir bakınca,son bir senedir bilmediğim gitmediğim o kadar yer gördüm ki.
Yoğun ve yorucu bir programım var aslında ama yine de yeni yerler görmek bana hep iyi gelmiştir.
Bir laf vardır çok sevdiğim;

''Home is good,away is better''
Sanırım ben bu fikri sevenlerdenim.Evimde vakit geçirmeyi ne kadar çok sevsem de yine de gezmek sanırım bana daha çok uyuyor :)

Bursa'da Bülent babanın dayısının torunun sünnetine gittik.Böylelikle bir çok kişiyle de tanışmış oldum.Hepsi çok sıcak kanlı,muhteşem insanlardı. Bursa'yı gezebilmek için çok fazla vaktimiz olması,rüzgar gibi geçtik geldik.
En kısa zamanda Uludağ'a gitmek için planlar yaptık.Malum bizde plan bol.
Ne demişler;

' Nerede çalgı orada kalgı ' :)

Düğünün ertesi günü düştük yollara.Manisa dönüşünde arabamız bozuldu,kaldık yolda.Öylemi yapalım böylemi yapalım derken,çekicinin biri çıktı yolumuza..

Araba sanayiye götürüldü,derken neyse tamir edildi.Meceralı bir dönüş yolu oldu bizim için :)
En kısa zamanda Uludağ'dan bildirmek dileğimle :)
Sevgiler.
Fit.

Evim,evim güzel evim...

Yaklaşık 8 aydır,en az bizim kadar insanlara da fenalık geçirten bir taşınma sürecimiz oldu.
Hayır işin kötüsü ev de taşımadık.Bildiğiniz Diyarbakır'dan tası tarağı topladık geldik.
Eşya,mobilya hak getire.
Tamam toplam neredeyse 14-15 koli oldu ama bunlar kıyafet,ayakkabı bilumum buna benzer eşyalar :)

Ev tadilatını oldum olası sevmem.Bilirim ki usta dediğin insanlar,hiç de isimlerine uygun davranmıyorlar ve seni sürüm sürüm süründürüyorlar.Kutu gibi küçücük bir evimiz var.Toplam 100m2.

Mutfak içimize sinmedi dedik ki baştan yaptıralım.
Banyo hiç olmamış dedik ki baştan yaptıralım.
E mutfak banyo kısmı olmuşken dedik ki hadi kapılara da el atalım.
E her yer mis gibi laminat,koridor öyle kalmasın dedik ki hadi yerleri de yaptıralım.
Peki mutfak,balkon fayansları nasıl olsun,dedik ki hadi onları da yaptıralım.

Biz dedik demesine ama gel gör ki yapacak adamlar dünyanın en uyuz adamları çıktı.
F.Banyoya boy dolabı yaptırmak istiyorum ama çekmece görünmesin çekmecesiz istiyorum.
U.Yok olur mu şimdi moda çekmeceli,daha kullanışlı herkes öyle yaptırıyor.
F.Teşekkürler,ama ben öyle istemiyorum.Lütfen çekmecesiz olsun.
U.Bence çekmeceli daha iyi.

Sonuç : Banyo dolabı çekmeceli gelir.Nasıl?? Tam deli işi.Neyse biz onu tekrar geri yollarız ve çekmecesiz yaptırırız.
Daha neler neler.Mutfak dolabını 10cm kadar dar yapmış.E bu görünen yeri ne yapacağız dediğimizde cevap yok.Hadi tekrar geri yolla.Kulp seçiyoruz,tamam bu olsun dediğimizde,yok ben sizin için bunları seçtim diyen bir ustamız vardı.Kudurdum resmen.Daha neler neler.
Yazık kocam tabi ki olanlara daha fazla maruz kaldı,olanları uzunnnn uzunnn anlatmayacağım ama sıkıntılı bir süreç geçirdiğimiz kesin.

Mobilya kısmına gelince,evet zamanlama hatası yaptık ve tam düğün mevsimine kaldık,o yüzden de süreç uzadı ama çok içimize sinen country :) tarzı mobilyalarımız oldu.
Güle güle kullanırız umarım.
Resimleri çekince kısaca eklerim,günün hatırası kıvamında :)))

Sevgiler,
Fit.

18 Temmuz 2013 Perşembe

Kayseri,Yozgat,Ankara...

Gezelim görelim kısmına İç Anadolu bölgemizle devam ediyoruz.
Kayseri'ye şimdiye kadar sadece Nevşehir'e gitmek için uğramıştım.
İlk defa gitme şansım oldu ama çok çok gezemedim tabi.
Erciyes orada bütün haşmetiyle dururken,ben malesef çalışmak zorunda kaldım.





Gezip gördükçe nedense bana her yer güzel gelmeye başladı,her gittiğim yerin güzelliğini bulmaya çalışıyorum.Ama tabi ki Yahya Kemal Beyatlı'nın ;Ankara'nın en çok istanbul'a dönüşünü seviyorum dediği gibi ben de nereye gidersem gideyim sadece İzmir'e dönüşünü seviyorum :)

O değil de akşam yemeğinde yediğimiz mantı.Aman Allahım...
Annemin yaptığı mantıysa bu nedir? diye annemle uzun süre eğlendim.
Bakınız;


Bir de en az mantı kadar meşhur olan yağlama varmış,başka bir yerde daha görmüştüm,nerede olduğunu hatırlayamasam da güzel bir yemek buda.


YOZGAT

Yozgat'ı çok fazla gezme şansım olmadı aslında.Kayseri'den Ankara'ya geçerken,sadece bir yere uğramamız gerekiyordu,suyu ünlüymüş,güzel suyu varmış,bir de tabi tepede ormanın içinde çok güzel bir oteli var.Bir daha gidip kalmam gerekirse,sanırım tercihim orası olur,pek bir havası temiz,manzaralı bir yere benziyordu.

ANKARA

Malum Ankara benim için Aspava ve kuzenleri ile ünlü bir şehir :) Ne kadar yoğun olursam olayım,gerekirse bayiyi de ikna eder,gider Aspava'da dürümü yerim.

Bilmeyen var mı bilemem ama ben duyunca çok şaşırmıştım.
Neyi mi? Aspava'nın açılımını.Buyrun;

Allah
Sağlık
Para
Afiyet
Versin
Amin!

Ankara'da çok az bir zamanım vardı,ama yine de akşam az buçuk bir zaman ayarlayıp Beril & Okan çifti ile bir alışveriş merkezinde (adını unuttum) şahane pizza+bira keyfi yaptık.
O kadar özlemişim ki,bu kadarcık zaman bile çok çok iyi geldi.

P.S. Beril blogumu bilen ve takip eden ender insanlardan olduğu için hep hakkında iyi şeyler yazmak durumunda kalıyorum :D

Sevgiler,
Fit.

Rize,Trabzon,Artvin,Batum...

Karadeniz turu sayıldı resmen benim için...
Ne kadar iş yoğunluğu olsa da,en azından arabada giderken bile etrafı izlemek çok keyifli...

Rize&Trabzon daha önceden gitmiştim ama Artvin ve Batum bu seyahatin yenileri oldu.
Rize'de akşam yemeği yediğimiz yeri hatırlayamasam da :( çok güzel dağın tepesinde bir yerdi.
Yemyeşil,hem de öyle böyle değil...Yeşilin her tonunu görebildiğiniz bir yer...
Nasıl mı?

Seyahaetlerinde yemek sorunu olan benim ,için genellikle orda bunu yedim,burda da bunu yedim,nasıl şahane nasıl şahane diye anlattığım şeyler olmuyor tabi.Amaaa Rize'de yediğim sütlaç,ben ki deli gibi sütlaç seven biri olmasam da,bol fındıklı şahane mi şahane...bir önceki yazılarım da paylaşmış olabilirim.O kadar yani :)
Trabzon da yediğim Akçabat köftesi ve mıhlamanın yeri ayrı tabi.
Fotolarını paylaşsam mı paylaşmasam mı derken,aramaya başladım bile :)

Meşhur bol fındıklı sütlacımız;


Akçabat Köfte;


Ramazan da yapılacak şeyler mi bunlar...Ama baktıkça hatırlarım diye koymak istedim :)

Gelelim Artvin'e.Ben böyle ilginç bir şehir görmedim.Şehire giriyorsun,geldim diyorsun.O da ney? Şehirden başlıyorsun yukarıya doğru çıkmaya başlıyorsun.Şehir tepede bir yerde.Ama nasıl güzel bir manzara,yemyeşil.Rize'den sonra resmen kendime geldim.Atatürk posterleri görmek o kadar güzel bir şey ki anlatamam.Rize'de böyle bir ley görmek pek mümkün olmadı :(

Buralara kadar gelmişken Batum'a gitmezsek olmaz dedik,başladık Batum yolculuğuna.Yolculuk da maksimum yarım saat...Ama bir sıra var bekle bekle insanın ömrü geçiyor.Kimlik ve 15 tl veriyorsun sonra hayat sana şahane.Ters restoranı,Free shopu,gece eğlenceleri (biz göremedik) günahlar şehri denilmesinin daha pek çok nedeni :)




Şimdilik bu kadar :)
Fit.

Özet...

Şöyle bir baktım bir aydır yazmamışım şaşırdım,ve o bir ayda neler neler olmuş onu görünce daha da bir şaşırdım.
Aslında bakmama Beril'in blog yazsan da okusak mesajı sebep oldu,zira o blog yazarken sürekli bir şeyler yazsında okuyayım istiyordum :D

Şimdi,görüşmeyeli olanlar;
Gezi parkı...(sadece bunun için açılan bloglar bile var,o kadar önemli,o kadar uzun,bir o kadar da unutulmaması,unutturulmaması gereken...)

Karadeniz turu...
İç Anadolu turu...
Ev taşımaca,taşınmaca...
İstanbul seyahati...
Bursa düğün,dernek...
İstanbul düğün,dernek & İstanbul turu...
Ankara turu...
Çandarlı seyahati...
Mordoğan seyahati...
İstanbul turu...

Son bir ayda evet şaka gibi ama bu kadarrr çok yazacak şey birikti.
Bugün yavaş yavaş başlayalım ki balık hafızasına sahip biri için,sonrası çok ama çok zor olabilir.

Şimdilik bu kadar...
Sevgiler,
Fit.

6 Haziran 2013 Perşembe

Başlıksız...

Bugün sana o kadar çok şey yazmak istiyorum ki...
Ama günlerdir o kadar kötü! şeyler yaşıyorum(z)ki dermanım kalmadı yazmaya...
Günlerdir uyumuyorum(z).
Neden mi???
İşte bu sorunun yanıtı o kadar uzun ki,öyle böyle değil...
Uzun uzun anlatmak istiyorum ki bunları iki gün sonra unutmayalım...
Ama dedim ya dermanım yok...
Ülkemde o kadar çok şey oldu ki...
İyi mi,kötü mü onu da kestiremiyorum...
çokkk güzel şeyler oldu demek istiyorum ama çokk kötü şeyler de oldu sevgili blog.
Mutlu muyum? Umutlu muyum? Onu da bilmiyorum.
Yazacak,anlatacak o kadar şey var ki...Öyle böyle değil...

Şimdi Rize'deyim.Rize ile ilgili olan kısımlarda var tabi.
Bu hafta Karadeniz turundayım.Trabzon,Artvin,Hopa,Batum,Rize derken anlatacak o kadar şey birikti ki...
Ama dedim ya dermanım yok...

uzunn uzun anlatacağım sana,ama zamanını bende bilmiyorum...
İnan bilmiyorum.
Yorgunum,öyle böyle değil.Çok yorgunum...
Biraz zaman ver,dinleneyim,toparlanayım.
Uzunn uzun anlatacağım sana...
Şimdilik bu kadar...

Fit.

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Kazım Koyuncu...

Öleli tamm 8 yıl olmuş...
Zaman ne kadar çabuk geçiyor derdi rahmetli babanem...
Şimdi daha iyi anlıyorum,zaman gerçekten çok çabuk geçiyor,nasıl olduğuna bakmadan,sen daha dünü anlamadan.

Senelere bakınca her şey dün gibi geliyor...
Nereden çıktı sabah sabah bunlar?
Akşam bir yerlerde Kazım Koyuncu duyunca...
En sevdiğim şarkılarından İşte gidiyorum şarkısı...

Zamanın kıymetini bilmek lazım.
Bugün kü dersimiz bu...
Fit...

Evliya Çelebi...

Sanırım yeni bir seyahatname zamanın geldi...
Nasıl olur nasıl yaparım bilmiyorum ama yazsam mı diye aklımdan geçmiyor değil.
7/24 seyahat ediyor,yeni yerlere gidip yeni insanlarla tanışıyorum.
Nasıl olsa yıllardır istediğim ama bir türlü yazamadığım blogu yazıyorum diye kulağımın üzerine yattım ama şimdi aldığım defterime yazmadığıma pişmanım,en azından bir iki cümle bile olsa kısa hatıralar :)

Şuan İstanbuldayım,akşam izmir,haftaya hoooppp Karadeniz.
Gülşen'in yatçaz kalkçaz,yatçaz kalkçaz hoooooooppp ordayım,diye şarkısına uyuz olsam da bu aralar tam bunu yaşıyorum.
Foursquare bile kafayı yedi sanırım.
Bu ay içinde 30 defa C/in yaptığım için bana ayrıca bir rozet verdi :)

Umarım duracell pil gibi bir yerlerde kalmam bir gün.
Yaşlanmak istemiyorummmmmmm,enerjim hepp devam etsin istiyorum.Çok şey mi istiyorum?
Hayırrrrr :)

Genç kalın...
Fit.

Kapadokya...

Evet bu hafta sonu yani 24-25-25 mayıs hoopppp Kapadokya,ama tabi ki yine iş için,W&H eğitimine gittik...
Tabi ben yollarda olan insan bir gün önce İstanbul'dan dön akşamın köründe,çantanı boşalt yeni valiz hazırla,oradan sabahın köründe havaalanı...

Uzun zaman oldu en son gittiğimden beri.
Universite yıllarında boş beleş gezerken,Ömer eşliğinde grupça gezmiştik oralı.Malum Ömer Nevşehirli,altına üstüne getirmiştik...
Şimdide eğitimden kalan zamanlarda şööylee bir etrafı gezdik tabi.
En güzel olan her zamanki balonlar,balonlar...
On yüz milyon baloncuk...
Nasıl mı?


Pazar gün ATV turu da ayrı bir güzel di tabi...
Ne kadar sonucunda amele yanığı olsakta...
Onu da burdan buyurun :)

İşte kısa ve öz seyahat...
Güzeldi...
Sevgiler,

Fit...

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Eşya seçmece...

Aylardır,yıllanan bir taşınma yerleşme durumumuz söz konusu...
İnsanlara bile fenalık geldi,bize nasıl gelmesin.
Son 5-6 aydır koliler içinde yaşıyoruz,artık hangi kıyafetim var,ney nerede bunları sorgulamayı bırakmış durumdayım.
Durumu kurtaracak kadar,kıyafetler ortalıkta diğerleri kolilerde...

Uzun lafın kısası,geçen hafta itibari ile ev işlerimiz bitti,temizliğimiz yapıldı,annemin kavanoz kavanoz hazırladığı kumanyalarımız yerleşmiş durumda :)
Sıra geldi eşyalara...Haftalardır yine halledemediğimiz eşya kısmını da çözmüş durumdayız...
Çok çok içimize sinen eşyalarımız oldu,en azından hazırlanma sürecinde.
Evimize yerleşince çok güzel olacağını umut ederek,eşyaların hazır olacağı tarihi bekliyoruz,yani 15 Haziran...
Sevgiler,
Fit.

10 Mayıs 2013 Cuma

Hafta sonu kutlamaları...

Aman Allah'ım...
Nasıl yoğun bir hafta sonu...
Tamam normalde de çok dingin bir hayatımızın olduğu söylenemez ama bu hafta sonu işler çığrından çıktı..

Cuma akşam Adana'dan döndüm.Talat & Cem Göztepe'te oturmuş tayin kutlarken benim eve gitmem çok normal olmayacaktı :)
O zaman ver elini Göztepe...


ee kutlamalar başlasın.Sahilde geceledikten sonra eve dön,yat sabahın köründe kalk...Rukiye Hanım'ın nikahına hazırlan....Koştur koştur trafik sıkışsın...Neden? açık öğretim sınavları varmış...Ordan hadi güzel bir nikah sonrası haydi tekrar eve dön ama malum saç baş yapılı yatıp dinlenmen söz konusu bile değil ayrıca akşama parti var,haydi partiye hazırlan.Yine koştur koştur akşam partiye katıl.Arkadaşlar Grangam style varana kadar deliler gibi çoş,eğlen....Yeter mi? Yetmez...Düğün bitimi yine arkadaşlarla ver elini Göztepe sahil...Ordan gecenin köründe eve git.Sabahın köründe kalk valiz hazırla,Pazar pazar havaalanında koştur...

Ver elini Ankara...Orduevine git...Zeynomla buluş hemen yine kuaför hazırlıkları,Kürşad'ın nikaha yetiş,ordan çıkış oğlan evine yemeğe git.O telaşte kayınvalidenin düğün hediyesi olan küpeni kaybet.95947027 saat ara ve anlamsız!! bir yerden çıksın küpe...Ordan Güllere git,çayını kahveni iç...Hoooppp tekrar git hazırlan akşama düğün var.Düğüne git,kurtlarını dökene kadar eğlen,eğlen,eğlen...Tunalı meyhanesi şimdiye kadar böyle bir eğlence görmemiş olsun...Saat ka. gece 2...Yat hemen,malum sabah 4 te kalkacaksın.Ohoooo 2 saatlik uyku ile neler olur neler :) 

Havaalanına git,ordan direk şirkete gel...Malum pazartesi hafta başı...sendromun alası...uykusuz...Derken Muzaffer Hanım'ın ananesi vefat ermiş...Hemen cenazeye koş...O kısmı yazmak,yada anlatmak istemiyorum...Evet ölüm benim kaldıramadığım ve kaldıramayacağım bir kısım...Atlatamıyorum,cenaze boyunca babanemin gözümün önünden gitmemesi,insanlara destek olayım derken köstek olmak :( Hayat......

Akşam bir de dövme meselemiz var dı ya...Ertelendi...Evet salı akşamı hoooppp haydi bakalım dövmeciye...Dövmeciden çık,bu arada saat 22.30 yeni eve git,annemler eşyaları bırakacak...Ooooooooooooohhhhhhhhhhhhh hayat bana güzel....

9 Mayıs günlerden perşembe...Canuzun doğum günü...Yağmur kıyamet,haydi Kule'ye...Ye,iç,eğlen...
E tamam artık hafta bitsin demi???
Yok bitmesin?
Neden?
Cmt Fitnat nöbetçi....
Hayat....

Esen kalın...
Fitnat...

9 Mayıs 2013 Perşembe

Tayin...

Offf...Bu aralar yine ne kadar çok şey var yazacak,anlatacak.
Perşembe-Cuma günü Adana'da iş seyahatindeydim.
Gelin görün ki,ben ne zaman bir program yapacak olsam,ne zaman özel bir günüm olsa,iş ile ilgili mutlaka ya bir misafir gelir,ya ben bir yerlerde olurum.

Yine aynı durum.Hiç değişmeden...
3 Mayıs Cuma tam da ben Adanadayken tayinlerimizin açıklanacağını öğrendik.
O gün ben yaşadım mı,yaşamadım mı,ayaklarım yere bastı mı hiç bilmiyorum...
Akşam 5 dediler,6 dediler...
Öğrendik ki sistem bozuk...
Sonuç : Eeeee akşam 21e kadar bekleyin.
Tamam bu kadar bekledik,bir kaç saat elbet beklenir...
Ama benim 22de uçağım var ya o zamana kadar açıklanmazsa???

Geçen sene yaşadığım çok acı bir deneyim vardı.
Diyarbakır'da güzel bir şaka!! yapmışlardı,tayinimiz Konya'ya çıktı diye.
Saatlerce ağlayarak güzel!! bir deneyim yaşamıştım.
Bu sene Talattan başka kimsenin telefonunu açmayacağıma yemin ettim.
Akşam neyseki kocam aradı ve müjdeli haberimizi verdi.
Nihayet...
İZMİRRRR....

Beklediğimiz an geldi...Bu kadar...
Bütün arkadaşlarımızın da istediği yerlerin olması ayrı bir güzellikti.
Umarım bundan sonra istediğimiz yerde,istediğimiz gibi bir hayatımız olur...
İzmir'den Sevgiler,
Fit..


8 Mayıs 2013 Çarşamba

Antalya...Ve tatil ekibi...

Yıllardır tamam abartmıyım son bir kaç yıldır,tatil ekibimiz olan Beril&Okan çifti 23 Nisan için kanımıza girdi.
Malum çiftimiz resmi tatilleri pek bir sever,asla kaçırmadan tatil yaparlar..
Bizim de bu aralar nasıl ihtiyacımız varsa balıklama atladık aylar öncesinden.

Benim zaten o hafta antalya ziyaretim vardı,şahane oldu taaa ki,23 Nisanda çalışacağımızı öğrenene kadar :)
Olsun ben paşalar gibi iki gün izinimi aldım,ve başladık tatile.
Biz ailecek bu nadide çiftimizi pek sever,tatillerde kendi adımıza çokkk eğleniriz (çiftimiz ne düşünür bilemeyiz tabi :)

Tatil muhteşem başladı.
Otel çok güzeldi.

Basket oynamaktan,denize girmeye,kitap okumaktan,bisiklet sürmeye,kapalı havuzdan açık havuza,bütün aktivitelere katılıp 7/24 yemece içmece şeklinde pek bir eğlendik.
En güzeli iskelede güneşlenirken ordan bir kuş!umuzun sürekli yiyeceklerimize dadanması ve yavrularına götürmesi;kocalarımızın çocuklar gibi şen olup bütün delilikleri denemesi,benim iş telefonumun sürekli çalması ve tatil ekibinin isyanı,pazar günü Emba sınavlarına girmem :) ve en son gün 23 Nisan şenlikleri kapsamında yapılan turnuvalar,benim inanılmaz hırsım :)

Kısacası muhteşem dinlendiğimiz ve çok güzel geçen bir tatil.
Teşekkürler,Şenyurt ailesi...
Sevgiler,
Kayoncu Ailesi :)

Tattoo :)

Yıllardır hep dövme yaptırmak isteyen biri olmuşumdur ama tahmin edersiniz ki,kan aldırmaktan bile korkan bir insanın dövmeyle haşir neşir olması pek mümkün değildir.
Son zamanlarda yine taktım kafama.
Muhtemelen etrafta sürekli dövme ile dolaşan insanları görmemden dolayı da bu duygum depreşti de depreşti.
Tam tamam kararlıyım artık yapıyorum diyorum,hoooppp vazgeçiyorum.

Derken bu sene dedim ki,tamam artık yaptırıyorum ne olacaksa olsun.
Bayılacaksam bayılacam,nasıl olsa sonra ayılırım :)
Kış gitti yaz geldi derken,randevular alındı ki bu seferde sürekli olarak,dövmecinin işi çıktı.
Ayyy fenalıklar fenalıklarr :)

Vee beklenen son.
Dün akşam gittim paşalar gibi! kabul ediyorum 3.5 atarak oturdum ve dövmemi yaptırdım.
Umduğumdan çok çok hafif geçti,acıdı mı evet zaman zaman acıdı.
Ammaaa hiç beklediğim gibi değil.
TV'de işler güçler,yanımda tam anlamıyla bana destek veren kocam.OOohhh daha ne olsun :)
Dövme manyaklığı da bence buradan geliyor,ilk seferinde kendinizi test ediyorsunuz ve korkulacak bir şey olmadığını görüyorsunuz,ondan :)

Ne dövmesi yaptırdım?
Üzerinden en çok düşünülmesi gereken şeylerden bir tanesi de bu sanırım.
Ben yıllardır çok severek okuduğum 'Küçük Prens' kitabında uçan prensin fotosunu yaptırdım.
Bakınız;


Küçük prenssss neee??? diyenlere;
Küçük Prens'te bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılır. Sahra Çölü'ne düşen pilotun Küçük Prens'le karşılaşması ile başlayan kitapta Küçük Prens'in ağzından Saint-Exupéry, insanların hatalarını ve aptallıklarını, büyüdükleri zaman unuttukları basit çocuk bakışını vurgular.

İşte böyle vatanaa millete hayırlısı olsun :)
Sevgiler,
Fitnat

18 Nisan 2013 Perşembe

Düğün,bayram...

Şuan iki tane çokkk sevdiğim insan evleneceğini açıklayarak beni şoke ettiler.
Ben hala bana şaka yaptıklarına inanıyorum.
Buradan onlara sesleniyorum,ben gelmem bu oyunlara :)
Siz bu şakayı açıkladığınızda bende size bu yazıyı yollayacağımmm :)
Sizi gidi hınzırlarrr :)
Seviyorum sizi,şakalarınıza rağmen.
Sevgiler,
Fit...

17 Nisan 2013 Çarşamba

Closed...

Neden mi?
Çünkü ben babanemi çok özledim.Hem de öyle böyle değil.
Nur yüzlümdü o benim.
Ve canım hiç bir şey yazmak istemiyor....

13 Nisan 2013 Cumartesi

İstanbul...

Ne güzel şehirdir İstanbul...
24 saat canlı,tıpkı özendiğim gibi,tıpkı özlediğim gibi.
Keşke bende 24 saat canlı olabilsem,uyku denen şey olmasa :)
Şu sıralar aslında benim için yok gibi bir şey...

İstanbul'u pek severim ama sadece gezmek için,yaşanılası yer değil.
Geldiğimden beri,bin otobüse git vapura,atla vapura geç karşıya,işin bitince hooooppp hadi tekrar diğer tarafa.
Vapur keyfini oldum olası çok severim,ama iş için geldiysen,vakit nakitse o zaman pek sıkıntı oluyor.
Buraya gezmeye geleceksin,o zaman tamam gül,eğlen doya doya.
Git Nevizadeye,otur iç sabaha kadar,var mı senden keyiflisi...
Acıktın mı,patlat bir ıslak hamburger,yanında ayran...
Bakınız güzelliğe....



Bu sefer nedendir bilinmez huzursuz oldum hem de pek çok.
İstanbul sanki İstanbul değil.
Ana baba günü,etrafta bir tane tanıdık yüz yok sanki...
Hepsi yabancı,hepsi kapalı.
Dinden soğutur bunlar,adamı çileden çıkartır...

İnsanlar anlam veremeseler de benim için İzmir gibisi yok o ayrı.
Doğduğum,doyduğum yer...
Ne zaman İzmir'de olmasam 4 gözle bekliyorum dönmeyi.
Umarım en kısa zamanda gezmeye gelir,İstanbul'u doya doya yaşama fırsatım olur...
O zaman ben sevgili kocamın kanına girmeye başlayayım şimdiden,en kısa zamanda bir İstanbul kaçamağı yapalım...
(Hani belki okur bu satırlar bir sürpriz yapmak ister bana :)

İstanbul'dan sevgiler...
Fit.


9 Nisan 2013 Salı

Umut...

Her konuda umudum,mutluluğum vardır benim...
Bilirim ki 7/24 enerji doluyumdur...
Uyumasamda olur,yeter ki güzel şeyler olsun,hayatı dolu dolu yaşayayım...

Bu aralar evet bu moddan biraz çıkmış durumdayım.
Her şey üst üste geliyor sanki...
Mutsuz,umutsuz hissediyorum kendimi.
Ama geçecek,biliyorum ki buda geçecek...
Umarım en kısa sürede olur,çok da beklemeden...
Her şey yine aynı olur,umut dolu,mutlu,huzurlu ve en önemlisi sağlıklı....


Mersin...

Yıllar sonra yeniden...
Kolay değil,5 yıl geçirdiğim 4 yıldan beri de uğramadığım şehir Mersin...
Özlemişim...
Evimi,arkadaşlarımı,boş geçen zamanlarımı,faaliyetlerimi...kısacası öğrenciliği...
Öğrenci olmak güzelMİŞ :)

p:s : Ben gittiğimden beri bir sürü değişiklik olmuş tabi,ama en güzeli de Marina sanırım.
Tam bir Çeşme havası yaratmışlar,güzel olmuş.
Ve değişmeyen Mersin havası...
Bir gün sağanak yağışlı,ertesi gün sımsıcak yaz güneşi...

Yaşanan her şehir, iyisiyle,kötüsüyle güzelmiş...
Sevgiler...
Fit.

Cübbeliler...

Şaka gibi bir olay...
Belki de her gün olan ama benim başıma gelmeden anlamlandıramadığım bir olay...
Dün akşam saatlerinde kuaförden çıkmış eve doğru ilerlerken,durakta 4 adet cübbeli tipler gördüm...insan diyemiyorum,insanlıktan çıkmışlardı çünkü...
Hayret hayret bakınırken,daha doğrusu orada ne yaptıklarına anlam vermeye çalışırken,birden adamlardan biri''Ablacım inşallah bir gün kapanırsın,Allah bizi böyle istemiyor'' demesiyle ne olduğumu şaşırdım.
Sana mı sorcam...diyebildim sadece.

İnsanın nutkunun tutulması nasıl bir şeymiş bunu da öğrendim.
Eve nasıl gittiğimi hatırlamıyorum...
O kadar üzüldüm ki...
Bundan çok değil bir kaç sene sonrasını bile hayal edemedim.
Çok yazık,bu hale gelmek,insanları birbirinden uzaklaştırıp aralarına bir örtü parçası sokmak...
Umarım benim düştüğüm karamsarlık herkese yansımaz ve çok güzel günler görürüz...

Fit...

Erzurum...

Yine,yeni,yeniden bir seyahat daha...
Erzurum,çok merak ettiğim yerlerden biri.
Tamam gezmek söz konusu olunca her yeri merak edebiliyorum :)
Erzurum'da yine çalıştık,çalıştık...
Aklımda kalanlar ise;

Cağ kebabı...
Her ne kadar yiyemesem de,yiyen insanlar çok güzel olduğunu söylüyor...
Ben şöyle çatalımın ucu ile bakayım dedim ama ı-ıhhh...olmadı...
Çok değişik lorlu pazı sarması yedim...Bunun lezzetine diyecek yok,eminim çoğu kişinin hoşuna gitmez hele ki cağ kebabı varken :)
Kadayıf dolması...Ender sevdiğim tatlılardan biri...Immmm olsa da yesek :)
Erzurum eski evleri...Sanırım her şehirde var artık :)
Eeee bir de kayak merkezi tabi ki...
ÇOk ama çok hoşuma gitti...
Yiğitlikten ödün vermeyen ben hava çok güzel hava çok güzel diyerek oraya ceketsiz gidinceeee....dondum kelimenin tek anlamı ile dondum...
Ama güzeldi...
Akın bakalım..


Sevgiler...
Fit

2 Nisan 2013 Salı

Rize...

Yemyeşilll delerdi.
Sürekli karadeniz ve yeşillikleri duymaktan içime fenalık gelse de gerçekten öyleymiş.
Çay ağaçlarını! nasıl denir ki,maki gibi şeylerdi işte.
Havanın o kadar soğuk,kış olmasına rağmen onlar inadına yemyeşildi.
Tek sorun benim çayları görünce pek şaşırmam.
Sanki hiç reklamlarda bile görmemişim.AAA çay böyle bir şey mi?

Yok nasıl olacak!
Evet resimde gördüğünüz yeşiller işte çay...


Huzurlu bir yer.
garip bir şekilde insanı dinlendiren bir havası var.
Bu arada tabi biz bu şehirlerde eşşek! gibi çalışıyoruz,tatil için gidilse nasıl muhteşem olur...
Akşam bir yere gittik,huzur veren sakin bir çay bahçesi.
tabi 304834823-9508 bardak çay içtiğimizi söylememe bile gerennnkk yok.
Bir dip not! Çayı süzmeden içiyorlar,görünce bir dumur oldum ben.
Biz üzerinde bir çöp gezse hemen değiştiririz,bu ne bea diye.
Alışkanlık sanırım.

O değilde,memleketimiz o kadar güzel ki...
Keşke kıymetini bilebilsek...
Umarım bir gün.

Fit.

Trabzon...

Bu da gecikmeli bir yazı,tıpkı bir öncekiler ve bundan sonrakiler gibi :)
Bu kadar seyahat eden biri olarak,istiyorum ki,gittiğim yerlerden bir iki notum olsun,unutmayayım.
Trabzonlarda bunlardan biri.

Karadeniz'e okadar çok gitmeyi istiyordum ki,sonunda gidebildim.İş için...
Yinede az buçuk bir fikrim oldu.
En azından havaalanına indiğimde kavga eden insanların,aslında gerçekten kavga etmediklerini,onların konuşmalarının öyle olduğunu,kuymak peynirinin çok güzel olduğunu,İzmir'de yediğimiz Trabzon tereyağının orada daha güzel olduğunu,insanların sürekli akçabat köftesi yedikleri bir yer olduğunu vs.vs.vs...

Komik bir bayimiz var orada da.
Çok iyi niyetli.
Gel gelelim,Karadenizli :)
Neden mi?
Mart ayından ve soğuklardan bahsederken: Bizim buralarda bir atasözü var,siz duymamışsınızdır...'Mart kapıdan baktırır,kazma kürek yaktırır'derler dediği an gözümün önünden gitmiyor...
Nasıl yaniiiii!!!!
Bunu bizim oralarda biz de söylüyoruz kiiii,diyemedim...

Havalimanı merkezde.
Denizin üzerine iner gibi gidiyorsun.
Hoş bir şehir...

Bir başka şehirde görüşmek dileğiyle...
Fit.

Denizli...

Evet bir seyahat macerası daha.Tamam itiraf ediyorum,geç çok geç kalınmış bir yazı...
Şubat ayında ziyaret ettim sanırım,tabi ki iş nedeniyle...

Maceralı bir yolculuk oldu bizim için.Araçla gittiğimiz için iş yerindeki arkadaşların gazabına uğradık.
Denizli mi???Amannnn 2 saatte gidersiniz,hatta gece kalmazsınız günü birlik gidip gelirsiniz dediler bize.
Bizde uydum akıllılar gaza gelip günü birlik gidelim dedik,o yol sürdü mü 4 saat.
Deli gibi yağmursa cabası.

Neyse moralleri bozmadan işimizin başına geçerek bayimizle çalışmaya başladık.
Her günün sonu gibi bugün de bitti tabi.
Akşam sızlanmalar başladı.
Hmmmm çok da geç oldu sanki,gece git sabah gel zor olacak sanki.
E kalsak mı acaba??!!!!????
Ama tabi Fitnat Hanım siz bilirsiniz yinede.
İyi de olmuş saat 19.00
Git 4 saat yarın sabah gel 4 saat.

Pofff.peki kıyafet,pijama,diş fıçası???
Evet kendime bir güzel pijama aldırdıktan sonra,diş fırçasınıda otelden ayarlayarak olayı kapattık.
Tabi bende ertesi gün 0 makyaj ve aynı kıyafetlerle güne devam etmek zorunda kaldım.
neymiş,sen eşeğini sağlam kazığa bağla,seyahate çıkarken günü birlik bile olsaaaa,haırlıklı git!

Ne demiş atalarımız:

bir musibet bin nasihatten iyidir


(itiraf ediyorum,yarısını unutmuştum,internetten baktım nasıldı diye :)

Sevgiler,
Fit.

31 Mart 2013 Pazar

Mutsuzluk...

Bu aralar yaşadığım şey sanırım mutsuzluk...
Nedenini bilmediğim bir şekilde mutsuzum...
Sanırım her şey üst üste geliyor,bu da yorgunluk bıkkınlık yaratıyor bende.

Ama alışkın olmadığım bir durum,kendime yakıştıramadığım...
Bu sıralar kendime bile katlanamazken,insanların bana katlanabilmesini beklemek sanırım biraz haksızlık.

Nasıl ya da ne zaman geçer bilmiyorum ama bir an önce geçsin ve kendime,her zaman ki halime geleyim istiyorum.
Herkes neşeli,mutlu olsun istiyorum.
1 nisan dolayısıylada günlerimiz şaka gibi geçsin istiyorum...

Kimsenin hiçççç mutsuz olmaması dileğiyle.
Ya da daha olumlu söylersek,herkesin mutlu olması dileğimle..
Fit.


25 Mart 2013 Pazartesi

Koşturmaca...

Uzunnn zamandır yazmayınca aradaki boşlukları doldurmak da bir hayli zor oluyor.
Aslında yazacak o kadar çok şey var ki..
Özellikle seyahatlerimden küçük notlar.

Örn: Trabzon,Rize,Erzurum,Denizli,Manisa ve Alamanya...
Bunları muhtemelen aklımda kaldığı kadarıyla yazarım.

Şu sıralar sanırım acınacak bir haldeyim.
71237201371 saat çalışıyorum,ev tadilatları sadece aklımda ama bir türlü vakit bulamıyorum.
Seyahatler bir o kadar yoğun.
Ama neyseki son bir haftadır İzmir semalarındayım ve ev tadilatları ile ufaktan uğraşmaya başladık.
Hayır zamansızlıktan o kadar uzun sürdü ki,duyan bilen insanlar muhtemelen şato yaptıracağımızı düşünüyor.
Oysaki yaptıracağımız sadece ve sadece 100m2lik bir ev.
Umarım en kısa zamanda biter ve mutlu huzurlu bir şekilde yaşarıs...

Sevgiler...
Fit.

20 Mart 2013 Çarşamba

14 Şubat Sevgililer Günü...

İçinde bir tutam delilik olmayan hayat eksik bir hayattır! P.Coelho...
Ne güzel demiş değil mi?
Çok severim bu lafı...
Ama kendimi düşününce sanırım bende bir tutam akıl var,gerisi delilik...

Yaptığım işlere bakınca çokta akıllı uslu birinin yapacağı şeyler değil.
Neden mi???

Kocam Ankaraya gidecekti,bende doğum günümün gecesi dedim ki hadi sana eşlik edeyim.Gece biner sabaha ankarada oluruz,o gece ben tekrar binerim,sabaha İzmirde olurum.:)
Kulağa çok hoş geliyor değil mi?
Bindik gece otobüse ver elini Ankara.

Sabah ananeye gittik bir güzel kahvaltı,sonra işlerimizi halledip Beril&Okan çifti ile buluştuk.
Onlarla çok garip bir ilişkimiz var.
En azından kendi adıma.
Görmeyince okkkaadannnn çok özlüyorumki.
Ve beraber program yapmaktan büyük keyif alıyorum.
Buluşup Aspavaya gittik.Aman Allahım.
Nasıl güzel bir tat.Düşündükçe ağzımın suları akıyor.
Ve nihayet en sonunda beni Kuğulu Parka götürdüler :)

Akşamda ve elini Kıtır,pardon üst kat sanırım :)
Çok güzel bir sevgililer günü,gecesi oldu.
Meltem&Mehmet çifti ve Cemin de aramıza katılmasıyla keyifli bir sohbet muhabbet oldu :)

Sevgililer günü kutlu olsun.
Her gün sevgili günü olsun...
Fit.

13 Şubat doğum günü kutlamaları :)

Üzerinden biraz! zaman geçti ama zamansızlıktan zaman bulup yazamadım :)
Kısa sözün lafı,iyi ki doğmuşum ya la!
Her yıl olduğun gibi bu sene de doğum günüm çok ama çok güzel geçti.

Bilen bilir,doğum günleri benim için çok önemlidir.Benim yada senin doğum günün fark etmez.Kutlanması gereken günlerden bir tanesi.
Evet şirkete girdiğimden itibaren güzel sürprizlerle karşılaştım.
Masamdaki çiçeklerden,birbirinden özel hediyelere kadar...
Şimdi hepsini saymayayım ayıp olmasın :)

Fotolar eklerim biraz hatıra olsun :)
Gündüz şirkette,akşam kocamla,kayınvalidemlerde,sonra annemlerle,sıpalarımla,ablamlarla,ve zeynomlarla geçen çok güzel bir doğum günü oldu.
Benim kocaman bir dünyamm,ve dünyalar kadar sevdiklerim var.

Sevmek ve sevildiğini bilmek,hissetmek güzel şey...
P.S. Bizim sıpaların baykuş temalı pastası da vazgeçilmezlerim arasında oldu...
Mutlu yaşlar olsun hepimize...
Sevgiler,
Fit.


20 Şubat 2013 Çarşamba

Dağılmak İstiyorum!



Yüzüm Gözüm Şişene Kadar Ağlamak istiyorum...
İçip Sabaha Kadar Bayılmak istiyorum...
Caddelerde Dolanıp Bağırmak istiyorum...
Müsadenle Bu Gece Dağılmak istiyorum...

13 Şubat 2013 Çarşamba

Çınar'ın Diş Buğdayı...

Bu sene bütün leylekleri havada gördüm sanırım.
Bir gün bir yerdeysem diğer gün mutlaka başka yerde oluyorum.
Şirket yemeğinin ertesi günü sabah,ver elini Kütahya.

Çınar beyimizin dişi çıkmış bizden mutlusu yok.
Günler öncesi hazırlıklar başladı,hele o akşam aman Allahım dört bir yandan hazırlık.
Serpil teyze ikramları,Nilser kurabiyeleri,Nevinle ben şeker hamuru kurabiyelerini koştur koştur hazırlıyoruz.
Nasıl eğlenceli bir hazırlık.
Bir yandan diş fırçasını bağla,diğer yerden şişe etiketleri çıkart üzerine başka etiket yağıştır,aman buğdayları hazırlamayı unutmayalım :)
Nasıl mı??



Evet işte böyle,bol eğlenceli bol kahkahalı güzel bir gün geçirdik.
P.S : Mesleği de hazır,diş doktoru,direk diş fırçasını seçti :)

Neşen bol olsun Çınar'ım.
Cici hala,
Fitnat

Şirket Yemeği

Nerede çalgı,orada kalgı yada,

Monday-Party!
Tuesday-Party!
Wednesday-Party!
OK!
Thursday-Party!
Friday-Party!
Weekend,weekend,weekend-Party!
Wow!

Derler ki yaş olmuş 30 ama nafile,eğlenmeyi çokk seviyorum.
1-2 Şubat çalıştığımız firmalardan Kavo'nun Anemon Otelde eğitimi oldu,hazır toplanmışken bir de Cuma akşamı şirket yemeği yapalım dedik.
Bütün herkeşler oradaydı,sahadaki arkadaşlar,şirkettekiler.
Öncesi tabi ayrı bir karnaval.Gelenlere ne hediye alalım,nasıl sürpprüz yapalım.
Keçeden diş şekilleri kesip herkesin ismini yazdık ve herkes adına Gülsa logolu isim yazn bardaklar yaptırdık,masalarına koyduk,bence çok ta şahane oldu.Fotoğraflara ulaşamıyorum şuan ekleyemeyeceğim.

Dj eşliğinde güzel bir eğlence oldu.
Aaaaaaaaa en önemli şeyleri atlıyordum;güne nasıl başladığımı yazmadan geçemeyeceğim.
Malum göçebe tarzı yaşadığım için kıyafetlerimin biri bir yerde,diğeri başka yerde.
Bir gün önce ağar topar gittim kendime elbise aldım.
Sabah otele gitmeden,aldım elbise askısına koyarken oda ne! Üzerinde koskocamn bir alarm!
O saatte yapılacak bir şey olmadığı için indim apar topar taksiye bindim,oda ne! telefonlarım yok.
Hadi taksici geri döndü,aldım telefonlarımı.
Bindim gidiyoruz,oda ne! yollar kazılmış,her zamanki yoldan gidemiyoruz,haydi başka yola.
Tam incem,oda ne!üzerimde para yok,para çekmeyi unutmuşum,neyseki ucu ucuna yetti.

Derken akşam tükkan tükkan gezerek alarm çıkartmaya çalıştım,aldığım yer otele uzak olduğu için oraya gidemedim.
En sonunda otelin teknik servisi takım çantasını alarak,elbisedeki alarmı çıkarttılar :)
Oda ne!! Evet bu sonuncu tırnağım kırıldı,ojem çıktı :(
Ama neyseki onuda otelden hallettim.

Veeee bütün bu aksiliklere rağmen,okadar eğlendikki bence kimse farketmedi ;)

Sevgiler,
Fitnat

3 Şubat 2013 Pazar

Kelimeler birikti...

Son bir haftadır o kadar güzel şeyler oluyor ki.
Bu da demek ki yazacak şeyler birikti.

Sanırım 2013 yılı muhteşem bir yıl olacak.

Cuma akşamı şirket yemeğimiz vardı,uzun zamandan beri ilk defa bu kadar kişi bir araya toplanıp,bu kadar güzel eğlendik.Çoğul konuşuyorum çünkü herkesin ortak fikri bu yöndeydi.
Pek yakında detayları anlatacağım.

Cumartesi günü,Kütahya'ya gittim.Neden mi? Çınar'ın diş buğdayı partisini yapmaya :)
O kadarrrr güzel oldu ki...Unutulamayacak bir anı bence.
Pek yakında detayları anlatacağım. :)

Veeee bugün.Sabahın körünfr Kütahyadan gelip şirkete geçtiğim bir pazartesi günü.Müdürüm tek taşı ile geldi.
İçimde tarif edilemez bir mutluluk.Bana ne mi oluyor?
Ben kocamla çok mutlu olduğum için herkes evlensin mutlu olsun istiyorum sanırım.
Pek yakında detayları anlatacağım :) :)
Bir sürü detay olacağı kesin :)

İyi haftalar olsun o zaman...
Sevgiler,
Fit.

25 Ocak 2013 Cuma

Isparta...

Güller şehri.
Seyahatlerime bir yenisi daha eklendi.
Sanırım 80 günde devri alemi tamamlayacağım...

Nedense hiç bir zaman güle karşı ilgim olmamıştır.Gülden çok hoşlanmam-onun yerine papatya,kır çiçekleri,renkli gerbera olabilir-Özellikle de gül,kalp desenli şeylerden hiç hoşlanmam.
Daha da ileriye gidip,güllacı gül suyu olmadan yapan tek insan benim heralde :)

Isparta'da gördüğüm manzara benim için korkunç.Otelin önünde Süleyman Demirel heykeli,yanında da gülden bir kemer.Adım başı bilumum gül malzemesi satan dükkanlar.
Gül suyu,gül kremi,gül sabunu,gül yaprağı,gül kokulu tesbih,gül kokulu mum,gül lokumu,gül şerbeti....Saymakla bitmez.


Akşam yemeğini Teras park'da yedik.Gerçekten manzarası,yemekleri özellikle de müziği şaşırtıcı derecede güzeldi.Vakit az olduğu için çok yer gezemedik ama en azından burayı tavsiye ederim.
Şimdilik bu kadar,sıradaki gezimiz Çanakkale...

Fitnat.

Vedalar dogru degil,sevgiler yalan degil...

Diyarbakır için veda vakti!

2011 Eylülden beri beklediğim bu veda anının bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim.
Çok eşya yoktu belki toplanacak,bir yılda biriken anılar da çok fazla gözükmüyordu.
Ne zaman ki kolileri toplamaya başladım içimin cız ettiğini burnumun direğinin sızladığını anladım...

Zor şeydir bu veda denen meret.Nereye gidersen git ardında birilerini bırakıyorsun.İster istemez ayrılıyorsun.
Ne güzel olurdu her istediğinle istediğin zaman görüşebilsen,kah gülsen kah ağlasan.
Ama malesef hepsi aynı anda olmuyor.

Talat'ın işte olması da işimiz zorlaştırdı sanırım.
Elimde valizler,ilk yuvamız dediğimiz evimizden çıkarken,çıkamadım...
Gözlerimden yaşlar süzülüverdi.
Kimbilir belki ne zaman geleceğim,ya da gelsem bile misafir gibi...

Havaalanına gittiğimde,hiç gelmek istemediğim yer bir anda gözümde büyüdü,büyüdü...
En önemlisi,hatıralar,yaşananlar,arkadaşlar,dostluklar.
Kısa zamanda birikenler kısacası...

Umarım bundan sonra bu güzel dostluklar devam eder,tek temennim.
Hoşçakal Diyarbakır...


Sevgiler,
Fit.

8 Ocak 2013 Salı

Irmak&Toprak...

Nereye gidersen git,ne kadar süre kalırsan kal,bir dünya anı biriktiriyorsun.
Diyabakır'da 2011 Ekim ayında geldik,bir buçuk yıl bile olması aslında (Tamam kocamın 5.yılı onu atlamayayım :)
Eşya toplamaya başladığımda anladım ki,neredeysen orası senin oluyor.Eşya almadık,taşınması kolay olsun,hazır az süre kalacağız diye ama toplan toplan bitmiyor.
Evin her köşesinden ayrı bir anı,ayrı bir hikaye çıkıyor,e haliyle insan hepsini toplayıp götürmek istiyor,iyisiyle,kötüsüyle.

Diyarbakır'ın en güzel yanı,çok güzel arkadaşlıklar edindik,umuyorum bundan sonra da sık sık görüşebiliriz,ayrı şehirlerde,ayrı hikayelerde.

Nereden mi çıktı yine bu yazı...
Dün gece mutfağı toplarken bir den gözüm camın önünde duran,evimin ilk ve tek çiçeğine takıldı.
Bakınız...


Diyabakır'a gelirken evimizde hep bir çiçeğimiz olsun,yada tokum ekelim,domates,fesleğen vs.yetiştirelim istedik ama hep mobil olduğumuz için-bir İzmir,bir Diyarbakır-bir türlü başaramadık.Hatta her İzmir'e gittiğimizde canım dedemin verdiği güzelim tohumları çiçekleri de orada bırakmak zorunda kaldık :( Hep bir vicdan azabı.
Şimdi üzerinde çiçekleri olmayan yukarıdaki çiçeğimizi ise bize Irmak &Toprak getirdi.Onlar kim mi?
Bakınız...


Nasıl? Muhteşemler değil mi?
Irmak&Toprak muhteşem ikiz kardeşler.Dinlemeye doyamadığınız bıcır bıcır bir ikili.İkisi de birbirinden güzeller,maşallah.
Evet evimizin tek çiçeğini de işte bu muhteşem ikili getirdi.

P.S.Araya girip söylemeden edemeyeceğim,bu ikilinin bir videosu var,dillere destan...
Bulursam on da ekleyeyim.

Şimdi asıl sorun çiçeğimiz ne olacak.?
Benim için her hediye,her anı o kadar kıymetli ki...(anaokulunda verilen hediyelerimi bile hala saklıyorum :)
Ama gittiğimde hala mobil bir hayatım olacak.
Talat'ın bir ay sonra gelecek olması,evimizin bir sürü işe,alınacak bir sürü eşyamızın olması süreci uzatıyor.

İşte böyle bir çıkmazın içindeyim...
Sizi çokkk seviyorum,muhteşem ikili!
En kısa sürede İzmir'de görüşmek üzere...
Sevgiler.
Fitnat Teyze...

5 Ocak 2013 Cumartesi

Sessiz çığlık...

Çok sevdiğin ama geri döndüremeyeceğin kişilerin en kötü yanı;
Onları her hatırladığında, seni tekrar tekrar terk etmeleridir! ...
(L.Tolstoy)

Evet babanem...Aklımdan hiç çıkmıyorsun ama her anımızda,seni her andığımda,anlıyorum ki beni tekrar terkediyorsun.
Alışamadım,alışamıyorum...

Gül yüzün gözümün önünden hiç gitmiyor,bir yanım eksik kalıyor,eşyalarımızı topluyorum,İzmir'e geliyoruz artık.Seni alayım evimize götüreyim o kadar çok isterdim ki...
Ama yeni evinde ben seni ziyaret edeceğim,bıkmadan,usanmadan...

Çok sevdim seni,çok seviyorum ve daha çok seveceğim.
Sen benim adımı aldığım,anılarımı paylaştığım,al yanaklı ton ton babanemsin...
Çok özledim ama öyle böyle değil...
Torunun.

3 Ocak 2013 Perşembe

Eda Can...

Evet aylardır 4 gözle beklediğimiz,kime benzeyecek,nasıl olacak,nasıl ve ne zaman doğacak diye beklediğimiz Edamız aramıza 4 Aralık tarihinde geldi,hoş geldi.
Uzun zamandır beklediğimiz bugünde malesef İzmir'de olduğum için yanlarında olamadım ve ilk defa Diyarbakır'da olamadığım için bu kadar pişmanlık yaşadım.Bütün gece onlar hastanede ben İzmir'de gözümü bile kırpmadan sabahın olmasını bekledim..

Oysa hep hayal etmiştim,beraber hastaneye gidecektik,Seda içeride doğururken bizde kapıda 9 doğuracaktık ama olmadı.Bir kez daha sevdiklerimizden uzakta olmanın mutsuzluğunu yaşadım.Ve bu hiç bitmeyecek sanırım.
Nereye gitsem bir sevdiğini uzağında bırakıyorsun..

Nihayet bu hafta Eda'ya kavuştum.
Maşallah nasıl tatlı,simsiyah saçlı,herkesin düşündüğünün aksine bence lacivert gözlü,pamuk gibi teni,mis gibi kokusu...
İnsan yakınlarının çocuğunu kendi çocuğu gibi benimsiyormuş bir kez daha anladım...
Eda da yeğenlerimin arasına katıldı artık.
Umarım ailesi ve bizlerle geçireceği çok uzun,sağlıklı,mutlu,huzurlu yılları olur.
Bir kez daha Hoşgeldin Eda bebek.

P.S.Anne ve baban fotoğraflarını artık paylaştığı için,ben de kendi sayfamda paylaşıyorum (Şimdilik aramızda :)


Sevgiler,
Fit'o teyze...

Dear Time...

Evet gel seninle bir anlaşma yapalım...
2013 yılı bizim yılımız olsun.
Artık sen beni yönetme,bu yıl ben seni yöneteyim ve şu zaman yönetimi dedikleri şeyi bu sene de ben başarayım,ne dersin?

Evet aynı anda 348234 işi bir anda yapmayı seviyorum,yapabiliyor muyum? Bence evet ama ne gerek var...
Öğrencilik yıllarımdan kalan,yumurta-kapı ilişkisini çok seviyorum ama bu merakımın artık geride kalması gerekiyor.
Zamanım hiç bir şeye yetmiyor,yetmeyecek de...Sürekli söylenir oldum yaşlı teyzeler gibi,tamam haksız da sayılmam ama olmuyor böyle...
Bak şimdi bana hak vereceksiniz;
Şuan itibari ile Diyarbakır'da bir haftam var sayılır ve yapacaklarım;

** İş yoğunluğum anlatmıyorum bile...
** Akşamları evi toplamam lazım
** Akşamları eşyaları yıkayıp,ütüleyip,kolileyip taşınma moduna girmem lazım...
** Yine akşamları ayın 12sinde olan finallerime çalışmam lazım...
** Ve evet yine akşamları bir sonraki günün yemeğini yapmam lazım...

Arada bir de uyku...Ah işte en olmadık zamanlarda kapımı çalıyor,vücudum ve organlarım uyumak ve dinlenmek istediklerine dair işaretler veriyor,ki yoksa gözlerim yuvalarından çıkıp intihar edecekler bir gün....

Zaman yönetimi,2012 yılı senin oldu ama kaçarı yok 2013 benim olacak...
Evet belki yine 48554 adet ajanda ile yaşamaya devam edeceğim ama zamanımı da verimli kullanacağım...
Bu da benim sana bir hediyem olsun :)

Sevgiler,
Fit...
03.01.2013...

2 Ocak 2013 Çarşamba

Çocukluğumu Geri İstiyorum!!!

Evet çocukluğumu geri istiyorum...

Bizim çocukluğumuzda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.
Hatta Babamın bile anahtarı yoktu.Annem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi...

Babalarımızın sürekli antenin yerini değiştirdiği ve bir türlü ayarlamadığı,evlerimizi gırgırla süpürdüğümüz,Cin Ali serilerini heyecanla okuduğumuz,Alf,Susam Sokağı,Arı Maya,Cosby Ailesi,Heidi,Yakari,Bizimkiler,Kaptam Mağara Adamını nefessiz izlediğimiz,fasulye ve çubuklarla okullara gittiğimiz,Turbo sakız çiğneyip,Yummiyum yediğimiz,Nutellayı cam kavanozda değil,bardaklarda aldığımız...

Big Baboların,Altın paraların,Çilek aromalı Çokomellerin olduğu,Tipitipin içinden ne çıkacak diye beklediğimiz günleri özlüyorum...

Eki elimize ip geçirip saatlerce şekiller yaptığımız,tenefüs aralarında kasıklarımız çatlayana kadar atladığımız ipleri,annelerimizin Ören Bayanını,kızların küt,erkeklerim amerikan traşı saç modellerini,Kurabiye Canavarını,Kurbağa Kermiti,Minik Kuşu,Kırpık'ı...

Plastik su tabancalarımızı,Arı Maya silgilerimizi,kapı aralarına tırmanmayı,apartmandan inerken 8 merdiveni birden atlayarak inmeyi,gece gündüz demeden 24 saat sokaklarda oynamayı,Kara Şimşek'i...

Wolkmanlerde müzik dinlemeyi,kasetlere sesimizi çekmeyi,kalemle kasetleri sarmayı,bir türlü bitmek bilmeyen türk filmlerini izlemeyi,bütün reklamları marifetmiş gibi ezbere söylemeyi,annemin çamaşır makinesinin bile içine sakladığı Gameboyu bulup saatlerce oynamayı,düdüklü şekerleri,kolaları cam şişede içmeyi hatta daha fazla köpürsün diye içine şeker atmayı,Himen izlemeyi,Bay Meraklıyı,Dinozor Denveri,Mintaxla güzelim Mintazla diyen hanım teyzeyi...

Babamla oynadığım bilyeleri,fiş dosyamı,Altın Kızları,Lassie'yi,telefon klübelerinde tekrar tekrar kullanmaya çalıştığımız jetonları,kırmızı tırnaklı sabun koyduğumuz eli,isim-şehir-hayvanı,ailenin kumandası görevini görmeyi,kağıttan tuzluk -gemi yapmayı...

Okul servisinde oynadığımız tasoları,binbir zahmetle seçtiğimiz kitap defterlere yapıştırdığımız etiketleri,şekerli emzikleri,taytları,lambada etekleri...

Aklıma gelen,gelmeyen,anlattıklarım,anlatamadıklarım ben bunların hepsini çok özledim...
Bugün bunların hepsi nereden mi aklıma geldi.
Uyuyamıyorum evet gecenin bu saatinde u yu ya mı yo rum!!!
İçim acıyor,hem de fazlasıyla...
Geçen hafta kitaplıkta bulduğum ve kaçıncı kez okuduğumu hatırlamadığım 'Şeker Portakalı' kitabı mahkeme salonlarında.Neden mi?Müstehcen bir kitap olduğu için...
Delinin biri kuyuya bir taş atmış,kırk akıllı çıkaramamış derler ya,işte o hesap.
Bizi bugünlere getiren,okutup adam eden öğretmenlerimizi dava eder olduk.
Çocuklar bu saydıklarımın hiç birini yapamadan okula gider,orada Ali,Veli demeden Kuran okur oldu.
Dine karşı değiliz ki,bizde bütün duaları okuldan öğrendik,ama adam gibi,sırasıyla,kırmadan incinmeden...

Şimdiki çocuklar için çok üzülüyorum,hele ki elimden bir şey gelmediği için,bir şey yapamadığım için...
Her şey daha güzel olması gerekirken,daha kötüye gidiyor sanki.
Her zaman olumlu,umutlu bakarken başta yeğenlerim ve bütün çocukların geleceği için çok üzülüyorum.

2013 yılı herkes için ama özellikle çocuklar için,Atatürk'ün izinde,güzel,umut dolu bir yıl olsun.
Önce sağlık,sonra bol bol şans diliyorum herkese,çok ihtiyacımız olacağınız düşünerek...
Geçmişe özlem,geleceğe umut olması dileğimle...
Esen kalın...
Sevgiler,
Fitnat