22 Mayıs 2012 Salı

Teyze olmak...

Teyze...Evet 5 tane teyzesi olan birisi için teyze kelimesi çok anlamlı.Hele onları çok seviyorsanız.
Ama teyzenin bir de diğer tarafı var ki sormayın.
Teyze olmak...

2007 yılının Haziran ayında,Eren'imin doğmasıyla hayatım renklendi,şenlendi,anlam kazandı.
Nasıl bir duygudur bu anlatılabilir mi? Bence hayır.
Bunu yaşamak lazım.

Evet bir de 2010 yılının Eylül ayında aramıza katılan Ozan'ımız var.Anlayacağınız birken iki oldular.
Teyze anne yarısıdır derler,evet bu iki sıpa,bana bütün güzellikleri yaşattılar.
Artık bütün çocuklara bakabiliyorum,sevebiliyorum,sabredebiliyorum ve anlayışlı olabiliyorum.
Birlikte zaman geçirebilmek için her türlü şaklabanlığı yapıyorum.
Her şey şimdi biraz daha zor.Uzaktayım,ama yine de sürekli fırsat yaratmaya çalışıyorum.
En güzeli de geçen hafta Diyarbakır'a gelmeleriydi.
Evimiz şenlendi,neşelendi.
Onları o kadar çok seviyorum ki...

En büyük isteğim,ileride de şimdi ben sevdikleri gibi,çok ama çok sevmeleri.
Umarım herkesin bir yeğeni olabilir ve bu duyguyu yaşayabilirler.
Bütün teyzelere sevgiler.
Fit...



10 Mayıs 2012 Perşembe

Atom Karınca...

Genellikle 'nick name' sıkıntısı olan biriyimdir ve orijinal nick name bulanlara da hep gıpta ile bakmışımdır.
Günümüz sosyal medyasında insan bir sürü isimler bulmak zorunda kalıyor.Mesela Skype'a girişim olay olmuştu.Şöyle mi desem,böyle mi desem derken,amannnn yaz işte adını soyadını olsun dedim ve geçtim.


Twitter'da tamam hesabım yok ama olsaydı nasıl olurdu onuda bilmiyorum.Blog olayı ise,tamamen anlık oldu.Blog yazmayı uzun zamandır düşünsem ve istesem de bir türlü cesaret edememiştim.Taki geçen ay canıma tak diyip,hadi artık bende bu işe bir el atayım diyene kadar.
Bu arada aramızda kalsın ama daha bu blog olayından da kimsenin haberi yok.Bir cesaret geldi,yazmaya başladım ama kimseye söylemeye cesaretim olamadı :)


Blog adına gelince...Yıllardır arkadaşlarımın bana bir çok isim takmasının yanı sıra,sanırım ortak olarak takılan hatta yeni tanıştığım insanların bile bir süre sonra beni, Atom Karınca diye adlandırmasından olacak ki en çok aklımda kalan lakab bu oldu.
Atom karıncayı bilmeyen yoktur sanırım;


-Quote-
Atom Karınca şehir halinde bir karınca kolonisinde yaşamakta ve kötülerle mücadele ederken uçabilmektedir. Süper hızlı ve süper güçlüdür. Atom Karınca, şehrin polisi ile işbirliği içindedir.
-Unquote-


Evet benim de canımın çok tez olması,sürekli bir yerlere koştururken gücümün ve enerjimin bitmek tükenmek bilmemesinden kaynaklı,bir atom karınca olduğum düşünülmekte.
Tamam tipi biraz komik olabilir ama ne demişler 'Önemli olan dış güzellik değil,iç güzellik :):):)




P.S : Yazımın tam sonuna gelirken yanlışlıkla sayfayı kapatınca bir an şoke oldum ama neyse ki taslaklar diye bir güzellik varmış...


Fit.





9 Mayıs 2012 Çarşamba

Ankara'dan Kuzenler Gelmiş...

Ankara'dan kuzenler gelmiş,evde bir bayram havası :)
Evet hafta sonu uzunnn zamandır beklediğimiz kuzenlerimiz Beril&Okan Diyarbakır'a geldi.
Bayram hem de nasıl bir bayram.
Arkadaşlarımız,sevdiklerimiz,ailelerimiz gelsin,evimiz şenlensin istiyoruz.
Evimiz misafirlerimizle cıvıl cıvıl oluyor.

Beril&Okan geldiğinde de tıpkı böyle oldu.Cuma akşamı tesadüfen buradaki arkadaşlarımızda geldi,gırgır şamata sabahladık.
Cumartesi günü de,ben işten açıkınca,Diyarbakır'da gezilebilecek nadide mekanlarımıza götürdük :)
Dağkapı'da ciğer,Sülüklühan'da Süryani şarabı.Dön dolaş aynı yerler.
Berilcim,Türkiye'yi karış karış gezdiği için o pek yadırgamadı,hatta bazı yerlerle kıyaslayınca Ona güzel bile geldi.
O güzellikleri bir gün görebilmeyi umut ediyorum...

Akşam ise  bir gün önceki gece saatlerce Haşim Usta&Şaban Usta tartışması yapılmasından sonra Şaban Ustada karar kılındı.Yedik,içtik ve eve dönmeye karar verdik.
Asıl bombaOkan'ın bize Mojito night düzenlemesiydi.
Toplaştık hepimiz,bir güzel Band Hero eşliğinde Mojitolarımızı yudumladık.
Nasıl mı? İşte böyle...
Şimdilik hoşçakalın...
Fit.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Apartman Komşuları!

Yaklaşık bir aydır apartman komşularımızla cebelleşmekteyiz.
En sevmediğim olay,apartman komşuları ile sürekli takışan insanlar ya da her şeyi sorun edip,komşulara hayatı zindan eden insanlardır.
Gel gör ki,son zamanlar da ben de o insanlardan olma yolunda ilerliyorum.
Neden mi?

Öncelikle apartmanda 10 daire olmamıza rağmen,sadece bir komşum var.
Ben ki 21 yıl lojmanda oturup,apartman kavramının,evlerin üzerinde anahtar olan,istediğin zaman istediğin komşuya girebildiğin,annenin nerede olduğunu terliklerden anladığın,her biri teyzen,amcan olmuş,arkadaş kavramının kalkıp hepsinin birer kardeş olduğu bir yeden geldim.Tamam her yer Petkim gibi olamaz belki ama en azından biraz da olsa 'komşu komşunun külüne muhtaçtır' sözünün günümüze uyarlanması gerekir.

Komşularımın hepsini ilk defa,kandilde helva yapıp,dağıttığım zaman görebildim.Tabi o konu ayrı bir yazı konu olabilir.Komşularımdan biri teşekkür etmek yerine,''aa bunu neden dağıttınız'' gibi komik bir cümle kullandı.

Gelelim en önemli konumuza;Balkon sorunsalı.
Komşularımız sürekli olarak,ya foşşş foşşş balkon yıkıyorlar,ya da kuşlara ekmek koyuyorlar.
Bir çoğu için,balkona kuşlar için konmuş ekmekler çok şirin bir fikir gibi gelebilir.
Ama kuşların o ekmekleri sürekli bizim balkona düşürdüğünü,ve balkonumuzun içinin ekmek dolu olduğunu düşünürsek,yeterince sinir bozucu olabiliyor.

Şimdilik biraz daha sabırrrr....
O zaman ne yapıyoruz?
Ev alma komşu al sözünü aklımızdan çıkarmıyoruz :)
Fit.