30 Ekim 2012 Salı

(S)Eda's Baby Shower...

Amerika'dan ithal ettiğim Baby Shower Partileri.

Evet bir partimiz kalmıştı ithal ettiğimiz neyse ki onu da son yıllarda ithal ederek,eksik kalmamış olduk.
Anneme Baby Shower yapıyoruz biz deseydim tepkisi ne olurdu acaba :) (Canım annem dedikodunu yapmıyorum,sadece malum bunlar yeni yetmelerin işi olduğu için tepkini merak ettim)

Amaç: Anne adayına doğumdan önce keyifli ve eğlenceli bir gün yaşatmak
                                                       ya da
Çocuksuz Hayata Veda partisi
                                                       ya da
Bugünlerini Çokkkk Özlersin partisi bıdı bıdı bıdı bunu uzatabilirim sabaha kadar.(Saat 01.31 olmuş sabaha ne kaldı ki :)
Sonuç: Diyarbakırda Seda'nın 7.ayını doldurmuş bulunmaktayız,Eda'ya kaldı son 1 ay.
O heyecanlı,biz heyecanlı.Son günlerde yorgun,canı sıkkın,bunalmış durumda.
E hadi Fito zamanıdır diyerek,haydi dedim biz bu kıza bir parti yapalım,hem de en sürprizinden,en güzelinden olsun,Diyarbakır şartlarında tabi.
Gel zaman git zaman,son bir ay hazırlıklarla geçti,internetten onu sipariş et,o gelecek mi diye dokuz doğur,bu siparişim geç kalırsa ben ne yaparım diye dön dolaş.

29 Ekim geldi çattı (Arada Sedaya oynadığımız Ali-Cengiz oyunlarını şuan anlatmaya takatim yok malesef..)
Ekipçe yaptık hazırlıklarımızı.
Ahu ile bir gün önceden beşik pasta ve şeker hamuru kurabiye
Burcu(abla)'nun nefis kısırı (artık kimse kimseye abla demeyecek karar aldık :)
Burcu'nun enfes top kekleri
Zeyno'nun şahane keki
benim ımmmmm şöyle böyle makarna salatam,gül tatlım ve kafa yarmaya müsait sakallım (orda kimseye söylemedim her zaman herkesin salyalarını akıtan poğaçalar taş kesti)
Okancan eşliğinde alınan bezler ve şahane bez pastamız
Ayşegül Hanım'ın kapı kolu süsü
Emziklerimiz
Şişme biberonumuz
Hatıra defterimiz
Foto albümümüz
Süslü bardaklarımız
Hediyelik duş jellerimiz

Kısaca bence her şey mükemmeldi.Hatta insanlara zorla mezdeke bile oynatmaya çalıştım,tıpkı anne günlerindeki gibi :)

Ekibi de yazayımmki tam olsun,daha fazlası fotolar da...
Aysegül Hanım,Burcu,Burcu,Zeynep,Zeynep(gözlerim çift görmüyor ortamda ikişer tane vardı)Ahu,Fito,
Nur,Özlem,Naz,Seda,sonradan gelen ekip,Okan,Talat,Gökhan,Mete...
Sağlıkla gel Eda Can.
Her günün böyle güzel böyle özel olsun Seda Can.
Kızlara iyi bak Okan Can :)
Sevgiler,
Fit...





Arkadaş...

Melike Demirağ'ın Arkadaş şarkısı geldi birden aklıma.
Kendisini pek severim.
Arkadaşlarımı hatırlatır hep bana hem de hepsini.
Bugünlerde herkes faceteki arkadaş sayıma takmış durumda.
Bilmiyorlarki,28(rivayete göre 29!) yıldan beri onları ne emekle kazandım.

Evet arkadaş dediğin öyle kolay kolay edinilmiyor,emek sarf edeceksin,çaba göstereceksin.
Öyle oturun pazarlık yapın demiyorum.
Bu benim arkadaşım olmalı,arkadaşım olması için şunu,bunu yapmalıyım değil.
İçten olmalı,pazarlıksız olmalı...

Bunlar nereden mi aklıma geldi.
Diyarbakır'ı hiç sevmeme rağmen,en sevdiğim yanı güzel arkadaşlıklarım oldu.
Anlatırlar ya,biz şuradayken Ayşe Hanım vardı,çok güzel yemek yapardı,Fatma hanım vardı her derde devaydı vs...
Benim de burada aynen böyle anlatabileceğim-ki aslında bir kısmı ile uzun uzun yıllar görüşebileceğimi düşünüyorum-arkadaşlıklarım oldu.
Bu gruplardan bir tanesi Zeyno ve Duygu.

Zeynoyu ilk düğünümüzde tanıdım :)
Sonrada Diyarbakırda ilk gördüğümde''Aaaa ne yapıyorsunuz ahdi lahmacun yemeye :) dediğini hatırlıyorum.Zeynoyu nereden tanıdığımı hatırlayamamıştım o başka.
O gün bugün 7/24 beraberiz.Evlerine teklifsizce girebildiğim,hatta her girdiğimde koltukta uyuyakaldığım,acıktığımı utanmadan sıkılmadan söyleyebileceğim hatta üzerine yemek bile yaptırabileceğim bir arkadaş.Bir Zeynom vardı artık 2 oldular.İkisinin yeri de apayrı.

Gelelim Duygu'ya...Duygunun eşi Fatihi balayına giderken görmüştüm sanırım.40 yıllık arkadaşım gibi davranmıştı çok hoşuma gitmişti.Sonradan Diyarbakır'a geldiğimde Duygu ile kantinde karşılaştık.Sıcacık gülümsemesi ile bizi yemeğe davet etmek istediğini söyledi.Çok şaşırmıştım ilk karşılaşmada bu kadar yakınlık.
Şimdi Bandırma'da ama olsun.Burada çok güzel zaman geçirdik,en kötü günlerimde,en dibe vurduğum anlarda o moral dolu,olumlu halleriyle beni çekip çıkardı olduğum yerden.Beraber hiç teklifsiz çok güzel zaman geçirdim.Şimdi o da biraz zor zamanlar geçiriyor,yanında değilim ama her an yanında olduğumu biliyor.İzmir'e gittiğimizde sürekli beraber olacağız inşallah.

İşte biz bu üç aile birlikte olmaktan çok keyif alıyoruz.
Evet Diyarbakır'ın güzel kazançları var bana.
Sefiyorum sizi kızzlarrr...
Fit'o...

25 Ekim 2012 Perşembe

Kurban Bayramı '12

Evet,25 Ekim 2012 Perşembe,Diyarbakır'dan sevgilerle...
Umarı uzakta kutladığımız son kurban bayramı olur...

Bugün bayram.
Arkadaşlarımızla güzel bir bayram sabahı için hummalı bir hazırlığa başladım.
Bir gün önceden,tatlılar,kurabiyeler,sarmalar hazırlandı.
Bayram sabahı kalkıp poğaçalar hazırlandı.

Ee kahvaltıya ağır misafirlerimiz vardı.Sedalar ve Zeynepler.
Üzerine bir de Ankaradan Hilal'in gelmedi.Tam kaymaklı ekmek kadayıfı modu.
En bombası ise canımın içi annemin 8'de arayarak,''daha babanlar gelmedi ama kendinizi yalnız hissetmeyin diye ben bir arayayım dedim''demesi oldu.
Ben aileme resmen tapıyorum!
Onları çok ama çok seviyorum.
İnsanın ailesinin olması dünyanın en mükemmel duygusu.

Tabi bir de aramızda olmayan babanem.
Sabah benim için bayramın en zor kısmı dedemle konuşmak oldu.
Bugün her bayramdan farklı olarak,babanemin bayramını kutlayamadım.
Evet geçen bayramda yoğun bakımdaydı ama onu görebilmiştim,ziyaret edebilmiştim.
Hayat benim için yeni başlıyormuş bir kez daha anladım.
Babanemin ölümü beni o kadar derinden sarstı ki hala kendimi toplayamıyorum,toparlayamıyorum.

Alışmak zorunda mıyım?Onu da bilmiyorum ama hayat böyle bir şey olsa gerek.
Aklıma gelmişken en garibi,babanem yoğun bakımdayken aynı katta yeni doğan bebek vardı.
İçimizde acımız çığ gibi büyürken,yan tarafta insanlar sevinç çığlıkları atıyordu.
İşte hayat...

Güzel bir kahvaltının ardından küçük çaplı bir bayram ziyareti,ardından telefon turu.
Akşam misafir.
Ve bayramın birinci gününü atlamış olduk.
Bayramın en güzel hatırası ise,poşetlerle şeker toplamaya gelen çocuklar.
Eski günlerimi hatırlatıyorlar tek tek.Lojmanda yaşamanın en özgür yanı da bu.
İstediğin kadar çocuk olabiliyor,parklarda oynayabilir,istediğin kapıyı gönül rahatlığı ile çalabiliyorsun.

Bundan sonraki bayramlarda hedefim çocuklara daha özel şeyler hazırlayabilmek.
Belki eskiden olduğu gibi,mendil vermek,belki de hoşlarına gidecek bir kitap,yada diğerlerinden farklı şeker;mesela Eti Puf :)
Hayat paylaşınca güzel.

P.S. Pembe gül tatlımın ve poşet çay kurabiyemin fotoları pek yakında!
Fit.

22 Ekim 2012 Pazartesi

Roman Günleri...

Kendimi bildim bileli okumayı çok severim.
O kadar seviyorum ki,geldik 30 yaşına hala okul okul dolaşıyorum :)
Roman olsun,kafam dağılsın,türü nasıl olursa olsun.
Yeter ki beni alsın bir yerlere götürsün okuduğum kitap.

Ama o kadar sık kitap okuyorum ki,okuduğum kitabın konusunu yada özetini anlatmamı istediklerinde tıkanıp kalıyorum.
Evet onun da kolay olunu buldum.
Kendime bir defter edindim,kitap adını,yazarını ve bir kaç satır da olsa özetini yazıyorum.
Böylece kendim için de kolaylık oluyor.
Kitaplarımı alır almaz hemen içine tarihini,aldığım şehri not ederim.
Hatta alır almaz hemen etiketini sökerdim öylee arkasında ne kadara aldığım yazmasın diye.
Ama canım Berilimin tavsiyesi üzerine artık onu da çıkarmıyorum,böylece yıllar sonra o rakamlar ne kadar komik gelecek görmüş olacağız.
Şimdi okuduğum kitap;




Ve sıradaki;


Okuduktan sonra tavsiyelerimi yazarım.
İyi bakın kendinize,
Fit.

21 Ekim 2012 Pazar

Ölüm Allah’ın emri de şu ayrılık olmasaydı...

O kadar güzel yazılmış ki...
Bugünlerde hep aynı şeyi düşünüyorum.

Ölüm Allah'ın Emri de,
Şu ayrılık olmasaydı.
Hepimiz güle oynaya doğumu kabul ettiğimiz gibi,ölümü de kabul etmek zorunda kalıyoruz.
Ama alışamıyor insan.
Herhangi bir sözde,herhangi bir konuşmada,fotoğrafta...

Aci bir türlü dinmek bilmiyor.
Babanemm yokluğuna alışamıyorum.
Sen öldükten sonra dedemi bile arayamıyorum,diyecek hiç bir şeyim yok..

Nasılsın mı demeliyim? Nasıl olduğunu biliyorum.
Üzülme mi demeliyim? Ben deli gibi üzülürken.
Geçecek mi demeliyim? Geçmeyeceğini bile bile...

Tek bildiğim seni çok ama çok özlediğim.
Tek yapabildiğim dua etmek...

Geçen gece rüyamda gördüm seni.Yaşıyordun ve benimle dalga geçiyordun ölmedim ki diye.
Uykuyu sevmeyen ben,ilk defa uyanmak istemedim,günlerce gecelerce uyumak istedim.
Ama olmadı.Uyandım.
Ve anladım ki...

Her güzel şey bitermiş bir gün bildim.
Her güzel gün bitermiş öğretildim.
Seni çok seviyorum babanem.
Fitnat...

18 Ekim 2012 Perşembe

Sivas'ın Yollarına...

Sivas'ın yollarına,
Çıkayım dağlarına,
Bırak ben beni vuram,
Ölüm gitmez zoruma...

Evet seyahatlerimizin bir ayağı Sivas oldu bu hafta.Özlem izmir'den,ben Diyabakır'dan çıktık yollara.
İstanbul'da iki saat bekledikten sonra Özlemle buluşup Sivas'a doğru yol aldık..
Gece çok geç vardığımız için fazla bir şey göremedik.
Ertesi günde bayimizle birlikte üniversiteye gittik.
Üniversite kampüsü inanılmaz derecede büyüktü.
Hatırladığım en güzel şey ise;Kirli Ahmet'de yenen köfte ardından içilen yemen kahvesi.
Buyurun buradan :)



Öğleden sonra sunumu yaptıktan sonra işimiz bitti ve tekrar yeme faslı :) Bu seferde Mis kebap'ta döner.Biz genellikle döneri iskender olarak yediğimiz için ilk başta biraz garip geldi bana,tabağın içinde sadece döner gelmesi.Ama olsun lezzetli mi lezzetli bir döner yemiş olduk.



Böyle yemeye devam edersem sonum hiç mi hiççç hayırlı olamaycak tabi :)
Sevgiler,
Fit.


Kocamın Doğum günüsü :)

Diyarbakır'da ikinci doğum günü,ikinci hüsran.
Neden mi?
Gecen sene internetten bir dünya alışveriş yaptım,süsler,tabaklar,parti malzemeleri.
Evet doğum gününden bir ay sonra geldi :)
Hoş gelse de bir şey değişmeyecekmiş,çünkü kocam doğum gününde nöbetçi oldu.
Kısa bir özetten sonra gelelim bu seneye;

Bu sene de yoğun bir koşturmaca arasında neler yapabilirimi planlamaya başladım.İnternetten şeker hamuru siparişi verdim,pasta modeli buldum(buradan paylaşmak isterdim ama hala yapma ümidim olduğu için paylaşamayacağım.
Daha sonra,şeker hamurlarım gelmedi,alışveriş merkezinde istediğimi eşofmanı bulamadım,alışveriş yapacağım yerde istediğim malzemeleri bulamadım vs.vs.vs...

Neyse ki,o kadar anlayışlı bir kocam ve Diyabakır'da olmamıza rağmen muhteşem arkadaşlarımız var.akşam hep beraber toplanıp,kendimize ufak çaplı bir fasıl gecesi yaptık,hatta abartıp Zeynep&Mete çifti ile en son Anlara havası oynuyorduk.


Bu geceden sonra bir kez daha anladım kiii,HAYAT PAYLAŞINCA GÜZEL...
Mutlu yıllar,sevgilim.


Fit..


11 Ekim 2012 Perşembe

80 Günde Devri Alem.

Evet sanırım bu doğru.
Son 10 günde 7500 km.
Diyabakır,İzmir,Çanakkale,Adana,Aydın,Van,Diyarbakır ve hatta önümüzdeki hafta Sivas :)

Gezelim görelim programındaki kadar olmasa da,hızlı bir başlangıç yaptım.
Yeni yerler görmek,yeni insanlar tanımak her zaman şahane gelmiştir bana.
Hele ki şu zor dönemimde tam ilaç gibi geldi.

Çanakkaleyi her zaman çok merak etmiştim,aslında iş için gidince pek de gezilecek zaman kalmıyor,ki hiç bir yer gezemedim aslında.
Olsun yine de güzeldi.
Adana...Ünv.yollarım boyunca her zaman ucundan kıyısından gidip gelmişliğim vardı.Uzun zaman sonra tekrar gidince bir garip oluyor insan.
Van.Beklediğimin ötesinde bir yer çıktı.Her şeyden önce göl dedikleri şey bence deniz.Uçak inerken sanki denizin içine doğru gidiyorsunuz.Muhteşem bir manzara ve sonsuz bir utanç duygusu.
Neden mi? Evet tam bir yıl önce depremle sarsılan şehir yeni yeni yaralarını sarmış gibi.o süreç boyunca hiç bir şey yapmamak çok üzücü.
Yaşadıkları yerler,ortadaki manzara...
Umarım hiç bir yerde bundan sonra böyle büyük felaketler olmaz.

Ban kahvaltısı! Yıllarca herkesten duyduğum kahvaltıyı görünce gerçekten şoke oldum.Benim için büyük hayal kırıklığı.
Bir yıldır Diyarbakırda yaptığım kahvaltıların yanından bile geçemez.

Bunların yanı sıra otel manzarımız...
İşin en eğlenceli kısmı oydu.
Buyrun burada.



10 Ekim 2012 Çarşamba

Zaman...

Zaman her şeyin ilacı,derlerdi,doğruymuş...
Babanemi kaybettiğimde-yazarken bile inanamıyorum-dünyam durdu sandım.
Hiç bir şey yapamayacak,hayata devam edemeyecek gibi oldum.

Etrafımda sürekli söylentiler,bak ne kadar güzel yaşadı,Allah sıralı ölüm versin,o sizi çok seviyordu,her şeyinizi gördü,kendine dikkat etmen lazım,sizin daha uzun bir ömrünüz var,kalanlara sabır versin vs...
Bunlar uzayıp gidiyor.
Anlamadıklarını tek şey,benim artık bir babanem yok.
Hani o canımdan sevdiğim,yanakları al al,adaşım...

Son 10 gündür seyahatlerdeyim.
Çanakkale,Adana,Aydın,Van,Diyarbakır...
Evet hesapladım.7500 km yol.
Şikayetçi miyim? Hayr.
Bana bu acımın arasında ilaç gibi geldi.
Babanemi unutturmadı ama acımı dindirmeme yardımcı oldu,geceleri hala çok zorlansam da.

Bundan sonra tek yapabildiğim şey dua etmek.
Dualarımız seninle babanem,sen rahat uyu.
Fit.