28 Ocak 2016 Perşembe

Sarp'ın tekmeleri...

Hani bazen ne yaparsanız yapın kimseye yaranamazsınız ya,işte bugün tam da öyle bir gün.
Canım oğlumun aylardır hareketleri için ölüp bitiyoruz resmen.
Ay bak bak gördün mü,şimdi şuradan tekme attı,yok yok o tekme değil bence eli,olur mu yahu çok sert bence kafası gibi muhabbetler yaparken buluyoruz kendimizi.

Tamam hatta biraz daha ileri gidip,sürekli mıncıklayıp-muhtemelen rahatsız edip-hareket etmesini sağlıyoruz,çıkınca aynı rahatsızlığı bize sunacağını düşünüyorum :)
Çok uzun zamandır akşamları çok güzel hareket ediyordu ama özellikle yılbaşında Beril teyzesinin uzun muhabbetlerinden sonra o kadar güze hareket edip yer değiştirdi ki,bir süre babasıyla sürekli aynı yöntemi uygulayarak delirttik çocuğu.
Ben hareketlerini heran hissettiğim için kendimi hep çok şanslı hissettim,o yüzden de özellikle akşamları her hareketinde sürekli Talat'a seslendim,koş,koş,koş..Şimdi hareket etti yine edecek diye.

Son bir kaç akşamdır inanılmaz hareketli,muhtemelen babası Bulgaristanda kayak tatilinde olduğu için (bu kısmı bol bol vurgulayayım ileride lazım olabilir :) ) babasının sesini özledi.
Ananesi bizimle kalıyor ve ona tüm marifetlerini gösterdi.
Bugün de sabahtan beri o kadar hareketli ki ara ara rahatsız ve tedirgin oldum.Öğle yemeğinde bir başladı akşama kadar sağ tarafıma devamlı baskı yaptı,sanki birden sağ taraftan çıkıp kurtulacak gibi.
Evet aylardır bir defa hareket etsin diye deli gibi göbeğimi izlerken,bugün bu kadar harekete tedirgin oldum acaba bir sorun mu var diye.

Nesyeki Talatla konuşunca pozisyon değiştirebiliyor olabileceğini söyledi.Şuan makat duruyor ve ben biran önce yer değiştirsin ve kendini hazırlamaya başlasın istiyordum.Umarım öyle oluyordur ve artık ters dönmüştür.
Dönmediyse de panik yok,daha zaman var.

Böyle işte,Sarp hareket etse bir dert,etmese bin dert.O yüzden sağlığı yerinde olsun bana istediğini yapabilir ben razıyım sadece yüreğimi ağzıma getirme evladım :)
Seni çok merak ediyorum canım oğlum.
Annen.

26 Ocak 2016 Salı

Kullandığımız ilaçlar...

Hamilelik döneminde malum vücudun besin gereksinimleri artıyor ve hamilelik devam ettikçe almanız gereken vitamin çeşidi de artmış oluyor.
Hamile kalmayı planladığımızda hemen doktoruma başvurdum,yaptırmama gereken testler,almam gereken besinler/vitaminler gibi kafamda deli sorularla gittim.Test listesini elime tutuşturdu ve planladığım tarihten 3 ay öncesi folik asite başlamam konusunda bilgi verdi.

Peki günümüzde deli gibi adı geçen folik asit nedir?
Folik Asit ;
Kendisi B grunundan vitamin olup suda çözünüyor,doğal besinlerden alınabildiği gibi tablet şeklinde de takviye olarak alabiliyorsunuz.Bebeğin sinir ve beyin sistemi için çok gerekli.
Yeşil yapraklı sebzeler,yumurta,ceviz,badem,fındık,fıstık,mercimek,ıspanak gibi doğal yöntemlerden de alabilirsiniz.
Ben tablet olarak 3.ayı bitirene kadar aldım.
Annelerimiz içmemiş de ne olmuş? Valla bende sonuçlar ortada sizi bilemem tabi :)

3.ayın sonunda folik asiti bırakıp,Elevit kullanmaya başladım.Özellikle hamilelik döneminde B12 eksikliği için veriliyor ama ilacın içinde bir ben yokum,maşallah onu içtiğinizde tüm vitaminleri alıyorsunuz.Bana göre içmek çok mantıksız hatta gereksiz,ama zaten yeterinde kırmızı et yemediğimi düşünürsek mecburen içiyorum ilaçları da.

En son ocak ayında gittiğimde (24 haftalıktım sanırım) Calcium-sandoz verdi ki bu saatten sonra çocuğumun kalsiyuma çok ihtiyacı olacak.Bunu da doğal yollardan almayı teklif ettim tabi ki,ama yemedi.Bunu karşılamak üçün günde iki litre süt içmem lazımmış buda hoşgeldin anemi durumu olacağı için yine ilaçla yolumuza devam ediyoruz.

Son kontrolümüzde testleri yenilememizi istedi.Kan testi,idrar testi ve tabi kiii şeker taraması...
Ben tüm bilmişlik edamla şeker taraması yapılmasını istemediğimi,çünkü  aydır sıfır rafine şeker tükettiğimi,evet meyve sınırlarımı sonsuz aştığımı :) bal,tahin pekmez,hurma,gün kurusu kayısı tükettiğimi anlattım.Doktorum ikna oldu mu? Pek sayılmaz ama kararı bana bıraktı.
Şöyle bir anlaşma yaptık.
Açlık - tokluk kan şekerime baktırıp ona göre karar verecektik.
Açlık 74-tokluk 78 çıktı bu da bence şahane bir sonuç

Tabi buraya kadar güzel giden her şey hemoglabine takıldı.Aslında tahmin ettiğim kadar kötü bir sonu. gelmedi.Normalde olması gereken 11ken bende 10.9.Ama doktor yine de önlem olarak Ferrum içmemi istedi,buna da hayır demedim.

Şeker taraması yada sonraki aşama şeker yüklemesi Türkiyede biraz sıkıntılı bir durum,herkes ayrı bir kafadan yorum yapıyor.Ben doktorlar kadar tecrübem ve bilgim olmadığı için sürekli itiraz eden,kafasının dikine giden biri olmak istemediğim hamileliğim boyunca.Ama herkes yapıyor,her doktor öneriyor diye de kendimi kobay gibi kullanmak istemiyorum.Evet normalde tatlıyı çok seviyorum ki bir oturuşta kimsenin yapamadığını yaparak 3 snickersı nefessiz yutuyordum(özlediğim tek şey diyebilirim..snickers & filtre kahve) ama hamileliğimde yine bir fedakarlık göstererek :) tatlı yememeyi tercih ettim.Şeker taramasından sonra değerlerim yüksek çıkarsa doktorun vereceği diyeti ben aslında en başından beri yapmış oldum.Evet ben tatlı,çikolata vb.gibi şeyler sevebilirim hatta çok sevebilirim ama karnımdaki bebeğin bu kadar erken tanışmasına gerek yoktu bence.
Doğduktan sonra da kim ne derse desin,koruyabildiğim kadar korumaya çalışacağım,çünkü onun sağlığını düşünmek zorundayım.

Sen ne yaparsan yap o yine yiyecek,mantığını anlamıyorum.Tabi ki herkesin doğruları kendine ama eline verdiğimiz şeker,yediği çikolata,pasta,börek,çörek keşke faydalı olsa da bende 7/24 onlarla beslesem.Neyse dedim ya herkesin kendi doğruları.
Şimdilik bu kadar,6 şubatta dr.kontrolümüz var o zamana kadar esen kalın :)

Bu arada iki defa grip tehlikesi atlattım birinde baya baya grip oldum,ilaçsız zor oldu ama imkansız değilmiş.Hamileyken parol içilebileceğini söylüyorlar,doktorum dahil ama ben uyuz bir anneyim,o yüzden onuda reddettim.Her şey Sarp'ın sağlığı için.

İlaçsız günler dilerim.
Sevgiler,
Fitnat.


Life Has Changed!

Belki de bunu söylemek için çok erken ama gerçekten life has changed!
İnsan hamileliği ile birlikte anne moduna giriyor ve başlasın fedakarlıklar.
Tabi doğumdan sonrasını hayal bile edemiyorum...
Beslenme şeklinizden hareketlerinize,yaptığınız spordan gittiğiniz etkinliklere kadar her şey birden hooop değişiveriyor.
Bazen insana zor geliyor ne yalan söyliyim,ama çoğu zaman da halinden memnun.

Son zamanlarda en çok etkileyen de sanırım Bulgaristan tatili oldu.Aylardır planlanan,rezervasyonu yapılan Bulgaristan tatili için dr.un tavsiye etmemesi üzerine bir anda iptal oluyor.
Üzüldüm mü,hem de deli gibi.
Şuan Talat arkadaşları ile kayak yaparken ben bu satırları yazıyorum.
Peki hamile olmaktan pişman mıyım? ASLA!
Yine olsun,yine yaparım :)

Sarp'çım,birlikte daha bir sürü fedakarlıklarımız olacak annecim ama senin için her şeye değer.
Ne demişler?
Life has changed :)


Fitnat.

Malatya!

Malatya,malatyaaaa bulunmaz eşin diye bir şarkı vardı sanırım,birden onu yazmak geldi içimden :)
Türkiye'de gitmediğim çok az şehir kaldı sanırım,işim nedeniyle.
Malatya'da görmediklerim arasındaydı,bu hafta sonu seminer için bana Malatya yolları göründü.
23 Ocak cumartesi akşam 21.30 uçağı ile Ankara'ya oradan da Malatya'ya uçacakTIM.Havalimanına giderken plan şahaneydi.

Havalimanına vardığımda 35dk.rötar yazmışlar,bu demek oluyor ki benim hali hazırda transit sürem 30 dakika olduğu için şimdiden Ankara-Malatya uçağını kaçırmıştım.İlk önce gayet rahat bir şekilde kontrolden geçtim,nolcak canım ben gideyim Ankara'ya nasıl olsa bağlantılı uçuş beni uçurmak zorundalar gibi bir havaya girdim.
Sonrasında bir tırsma başladı,ya uçamazsam? Benim için çok problem değil,Ankaraya gider en fazla iptal olursa,bizim Ankara bebelerini görmeye giderim,nasıl da şahane bir plan olurdu değil mi?
Ama bir de işin içinde Sarp olunca insanın şimdiden enine boyuna düşünmesi gerekiyormuş.
Hadi bakalım koştur koştur güvenlikten geri dönüp,bankoya,oradan THY ofisine.Adamlar gayet rahat bir şekilde,bizde sizi bekliyorduk,alternatifleri sayalım hemen size.
Ya yarın bu saatteki uçuşa aktaralım (bu demek oluyor ki evime geri döneceğim ve Pazar günü semineri kaçıracağım,sırf zevk olsun diye de Pazar akşam Malatyaya uçayım :)) ya da İstanbul aktarmalı uçuralım (bu demek oluyor ki ,bir kaç saat İstanbul'da misafirimiz olacaksınız)
El mecbur İstanbul seçeceğini kabul ettim.
21.45 'te uçağın kalkması bekleniyordu.41J koltuk numaramı görünce ben dumur oldum beni neler bekliyordu acaba.
Uçağa bindik,500 kişilik kocaman bir uçak,biraz uçakta bekledikten sonra kalktık ama ne kalkış,daha 20 dakika geçmeden gelsin türbülanslar.Yıllardır uçarım bu kadar kötü bir yolculuk geçirdiğimi hatırlamıyorum.

O kadar sert düşüşler yaşadık ki,yanımda ki kız hüngür kıyamet ağlarken,sol yanımdaki amca da beni sakinleştirmeye çalıştı.Halbuki,o konuşmaya başlayana kadar ben gayet sakin ve rahattım,ki çok rüzgar vardı zaten uçuşun kötü olacağı belliydi.
İçeriden yükselen çığlık seslerinden sonra bende de bir stres olmaya başladı.Sarp olması gerekenden fazla hareketliydi ve sanki kasılıyordu,bende korkmaya başladım,karşılıklı olarak birbirimizi strese soktuk muhtemelen.

Kaç saat geçti hatırlamıyorum,sadece pilotun anonsunu duydum.Hava koşulları nedeniyle şuan piste inemiyoruz,Marmara denizinin üzerinde yarım saat kadar dolaşacağız,amca sanki bizi tura çıkarmış edasıyla konuşunca gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
Yeni bir panik başladı bende.Geçen haftalarda arkadaşlarda aynı manzara ve konuşmalar olmuş,İstanbula inemeden geri dönmüşlerdi.Yeterince gerildim zaten,bir de geri dönmeye göze alamadım.
Neyse ki uzun süren çabalar sonunda piste indik.Saat 01.00.
oradan koştur koştur tekrar THY ofisine,7 kişi için otel ayarlayacaklarını,sabah 4'te geri alacaklarını söylediklerinde evet gerçekten kadının boğazına yapışmak geldi içimden.Nitekim Novotele gittiğimizde saat 01.30,ve biz 04.00 te geri dönecektik.
Adamlara servis istemediğimi kendi imkanlarımla gideceğimi söyledim.
Uçağım 06.30'daysa 5'te çıkmam yeterli olacaktı.
Odaya girip,bir iki saat uyuduktan sonra,aşağıya indiğimde THY'nin servisi gördüm,hemen atladım.
O zaman dış hatlarda bırakacağını bilmiyordum :)
Hoooop havaimanı dış hatlardayız,ordan koştur koştur iç hatlara ve en nihayet uçağa.
06.30 'da uçuş için hazırdık.
Offf yukarıya bakınca ben baya baya uzun yazmışım :)

Nihayet Malatya'ya vardım,kar buz ,hava soğuk her şey şahane...
Sabah kahvaltıdan sonra bir saat şöyle bir Malatyayı dolaştık,yani şööyle bir geçtik desek daha iyi.
Ama tabi ki,kuruyemişçilere uğramadan olmazdı.
Resmen gözüm döndü.
Kuru kayısılar,yaban mersini,kuru dut,nar lokumu,meyve kuruları,atom,kuru üzüm,hurma vs.vs.
O kadar çok ikram ediyorlar ki ,satın almanıza gerek kalmıyor :)






Emin olun,görüntüleri kadar tadları da şahane :)
Bir de kargo hizmetleri de var,alo diyorsunuz iki gün sonra kapınızda,benden söylemedi..

P.S : Uçuş maceraları bir süreliğine sonlandı.
Eylülden sonra yeni maceralarda görüşmek üzere...
Sevgiler,
Fitnat.

Nagihan...

Etrafınızda neşe saçan,sürekli sürprizlere yapan,eğlenceli,düşünceli insanlar varsa benim gibi çok şanslısınız demektir.
Nagihan da bunlardan bir tanesi.
Gününüze neşe katan,sinir,stres yaratmayan biri.
Bir de o kadar becerikli ki,hayran mı olmak lazım,ara sıra kıskanmak mı bilemedim :)
Son zamanlardaki gözdesi kanaviçe,ben de ondan görüp deli gibi heveslendim ama sadece heveslendim o kadar :)

Sarp için çok güzel bir hediye hazırlamış,bu arada araya sıkıştırmadan geçemeyeceğim,sanırım Sarp çok şanslı ve bereketli bir çocuk olacak,şimdiden o kadar güzel hediyeler geldi ki,hepsini yazmam pek mümkün olmayacak.

Gelelim Nagihan'ın hediyesine...

..

Kendi gibi melek hazırlamış Sarp'ın odası için.
Semiha&Nar'dan da çok güzel bir tablomuz vardı,e odası  hazır sayılır şimdiden :)
El emeği,göz nuru için Nagihan'a bir kez de buradan teşekkür etmiş olalım.

Etrafınızda neşe saçan insanlar olması dileğimizle...
Fit.


25 Ocak 2016 Pazartesi

Sarp 28.haftalık...22 Ocak ( 3.trimesteeeerrrrr! )

Evet annecim,en sonunda bir ismin oldu.Babanın en çok sevdiği,benim beğendiğim,seninde taşımaktan zevk duyacağın bir isim olur inşallah.
Sağlıklı sihhatle gel bunlar teferuhat...

Bir baktik ki,sen 28 haftalık olmuşsun ,bende 3.trimestere girmişim bile..Doktorumuzun deyimiyle balayı devrimiz bitti,2.trimester en rahat dönemi gebelerin,ve 3.trimesterde ilk aylardaki gibi,koruman kollaman gereken dönemler.E haliyle anneyi de bir heyecan sardı ki sorma.
Şuan baby center deyimiyle patlıcan kadarsın...



İnternette araştırdığımda iste yaşadığım dehşeti tahmin bile edemezsin,ama merak etme senin için değil,benim için yazdıkları..Neler mi?
Bacak krampları,varisler,çatlaklar,bel ağrıları,ayağımızda şişmeler,mide yanması ,hazımsızlık.Evet annecim benim için yazdıkları bunlar,çok da iç açıcı durmuyor değil mi?
Ama bilmiyorlar ki benim oğlum sayesinde ben muhteşem bir hamilelik geçiriyorum,hiç üzmüyor beni,umarım benim kadar sende rahatsın tabi oralarda...

Senin artık kaşların,kirpiklerin var.Saçların uzamaya başladı,tabi eğer varsa.Kilo alıyorsun artık ,e tabi ki bende :)







Bu elbiseyi seviyorum,hem siyah daha zayıf gösteriyor hemde çok hamile gibi durmuyorum,hamile gibi durmak kötü mü? Asla!! Ben hamile olmayı çok sevdim annecim ama tabi ki senin sayende.28 haftadır hiç bir şikayetim olmadı,hamileliği o kadar keyifli geçiriyorum ki,doğumun da böyle olacağına kendimi inandırmak istiyorum.

Sona doğru yaklaştık ve her geçen gün seni daha çok merak ediyoruz.
Ve seni çok seviyoruz.
Annen.

16 Ocak 2016 Cumartesi

Alıntı...

Bugün bir yazı okudum,ara sıra hatırlamak için buraya da eklemek istedim,belki hepimiz için faydası olur..

Karşılaştığınız sorunları, o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz!”

12509735_1182810118403622_4205381778002653106_n[2]
PARADİGMA DEĞİŞTİRMEK ZOR DEĞİL…
“…Önemli bir toplantıda cep telefonuyla bağıra bağıra konuşan bir kişi garibinize gidiyorsa, paradigmanızı değiştirmeden onu değerlendirdiğiniz için, siz yanılıyorsunuzdur!”
Örneğin; trende giderken, bir baba, 3 evladıyla oturup, sürekli ağlayan çocuklarına, hiç susun demeden yolculuğa devam ettiğinde, siz ona “Ne gamsız adam!” diyebilirsiniz. Ama sorsanız, onlar hastaneden geliyorlardır ve bir saat önce çocukların anneleri ölmüştür ve eve dönüyorlardır.
Prof. Covey’in konuşmasını dinlemeye gelen annesi, arka sırada oturan 2 kişinin toplantı boyunca sürekli konuştuklarını görerek çok öfkelenmiş ve “Oğlumu küçümsüyorlar!” diyerek de çok üzülmüş… Yemek molasında oğluna, “Şunların kafasına çantamı indiresim geliyor!” demiş. Oğlu, “Anne, o adam Finlandiyalı, burada simültane tercüme yok, mecburen tercümanı yanına oturttuk…” demiş.
Havaalanında aktarma yapmak isteyen yaşlı bir hanım, uçağının 2 saat gecikmeli olduğunu öğrenince, dergiler ve bir kutu kurabiye alarak bekleme salonuna geçmiş. Yanındaki sehpaya da dergileri ve kurabiye kutusunu bırakarak, okumaya dalmış. Bir ara bakmış ki, yanındaki koltuğa oturan bir adam, sehpadaki kurabiye paketini açıyor ve de yemeye başlıyor… Kurabiyelerin kendisine ait olduğunu hissettirmek isteyen kadın, adama dik dik bakmış. Hatta canı o an istemediği halde, kutudan bir kurabiyeyi ağzına atmış. Herhalde kurabiyelerin sahibinin kim olduğunu artık anlamıştır diye düşünürken, adam bir tane daha ağzına atmaz mı! Hemen kadın bir tane daha atmış ve bir yarışma başlamış… Adam bir tane, kadın bir tane. Sonuçta, kutuda tek kurabiye kalmış, adam onu hızlıca kaparak ortadan bölmüş ve gülerek kadına ikram etmiş. O sırada, kadının uçağının alana indiği anonsu duyulmuş ve işlemler için kadın bankoya gitmiş. Pasaportunu çıkartmak için çantasını açtığında, ne görsün! Kendi kurabiye paketi, hiç açılmamış olarak çantasında durmuyor mu! Meğer, adamın kurabiyesini yiyormuş!
Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor. Davranışların nedenini bilmeden çok yanlış yargılara varabiliyoruz. Covey, bu örnekleri; “Aynı enformasyona farklı bakış, bizim davranışlarımızı belirler…” diye özetliyor. Buradan yola çıkarak, çözemediğimiz sorunlar için paradigma (zihin haritası) değiştirmenin gereğini vurguluyor.
Einstein’ın bir sözünü anımsatıyor…
“Karşılaştığınız sorunları, o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz!”
Çoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi “Sorunların içinde kaybolmak” yerine, paradigma değiştirmeyi başarıp, sorunlara farklı biçimde yaklaşabilenler, o sorunu aşma şansını da yakalıyorlar. Zaten sorunlarımızı dostlarımızla paylaşmamızın nedenlerinden biri de, farklı bir bakışın bize farklı davranabilme kapısı aralama ihtimali değil midir? Çözümsüz gibi gördüğünüz sorunlar konusunda paradigma değiştirmenin önemi vardır. Aslında hayatımızı, başarımızı, mutluluğumuzu belirleyen, bizim kendi davranışlarımızdır. Başımıza gelen her şeyle, onlara verdiğimiz tepki ve yanıt arasında geniş bir hareket alanı vardır…”
STEPHEN COVEY

İsim sorunsalı...

Annecim,evet artık bir ismin var ama  henüz buradan yazmayacağım.
İsim bulmak yada karar vermek daha da doğrusu ortak karar vermek ne kadar zormuş.
Önce listelerimizi yazdık,oradan beğenmediklerimizi eledik,en son üç isme düşürdük.
Bu üç ismi halka açmak gibi asrın hatasını yaptık,en sonunda da bir kumar oynadık.
İsimleri kağıda yazdık ve ilk çıkan ismi seçtik.
Umarım sende beğenirsin.
İnşallah senin en büyük derdin seçilemeyen isim olur ve hayatında başka hiç bir derdin tasan olmaz,çünkü senin üzülmene asla dayanamam.
Sağlıkla sıhhatle gel.
Annen.

Ruh hali...

Bazen bir yerlerden çekip gitmek istersin ama nereye gideceğini bilemezsin,ya da gittikten sonra geri dönebilir misin ona karar veremezsin...Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmeyip oradan oraya savrulursun..
Kızgınsın en önemlisi de kırgınsın ama her şeyin yoluna girmesi için eski ruh haline bürünürsün.Anlaşılmaz belki de anlayamazlar,ama sen hep aynı olmak zorundasın,başka şansın yok.
Ne demişler ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin,bazen seçim zor olsa da seçersin ve sadece onu uygularsın...
Fit.

27.hafta..15 Ocak

Annecim,bir haftayı daha bitirdik beraber,ne hızlı geçiyor şu zaman.Haftalar geçtikçe sana özlemimiz,sevgimiz daha da artıyor.

Seni görmeden bu kadar sevebiliyorsak doğunca nasıl olacak çok merak ediyorum.Hatta zaman geçtikçe kaybetme korkusu oturuyor midemin en üst köşesine.Az biraz stres olsam hemen vicdan azabı duyuyorum ve kendime çok öfkeleniyorum.Ben üzülünce sende hemen etkileniyorsun ve içeride top gibi oluyorsun,alıyor beni de bir korku.
Evlat acısı dedikleri bir şey var ya Allah kimseye yaşatmasın,hayal bile edemiyorum o insanları.Neyse annecim ben biraz duygusal günümdeyim heralde,bu konuları geçelim hadi,seni bütün kötülüklerden elimizden geldiğince uzak tutmaya çalışıyoruz.

Bu haftada çok rahat geçti ikimiz için.Sen şuan tam da böylesin;


Babycenter der ki artık bir karnıbahar büyüklüğündesin..



Bir sonraki doktor kontrolümüze kadar kocaman olmuş olacaksın,ne heyecanlı.
Anne de seninle beraber büyüyor,kocaman oluyor tabi ki,e sana yer açması lazım demi...



Bir hafta sonra ikinci trimester bitiyor,yakınlaşıyoruz artık birbirimizi görmeye ne kaldı şunun surasında.
Artık uygun pozisyonda olursan annenin göbeğinden kalp atışlarını bile duyacağız.Bizim sesimizi de duyuyorsun,iyi bir şey mi bazen bilemiyorum.Bazen sinirli olabilmek mümkün,o kısımları duyma en azından annecim olur mu?
Şuan karnımda kıpır kıpırsın,dedim ya bugün biraz stresli geçti inşallah huzursuz değilsindir,çünkü ben hemen sakinleşip seni üzmemeye çalışıyorum.
Bence bu yazı şimdilik burada bitsin,biraz fazla zırvaladı demi anne.

Seni çok seviyor ve öpüyorum.
Annen.

12 Ocak 2016 Salı

Doktor kontrolü...9 Ocak.

Bugün yine heyecan dorukta.Ve biz her ay doktor kontrolüne koşarak ve stres dolu gidiyoruz evet en azından ben öyleyim.Sabah ne kadar erken kalkarsam kalkayım mutlaka evden son anda çıkıyoruz.
Neyseki randevumuza yetiştik ve hemen kontrole başladık.

Annecim bize yine bir sürpriz yapıp yüzünü göstermedin ama en azından bir poz anı yakaladık bu sefer,hem de ne yakalamak.
O kadar güzel bir profil resmin oldu ki,sanki yarın gelcekmişsin gibi.
Doktor amca dedi ki; bu oğlan jimnastikçi olcak sanırım :)
Neden mi? Ayak parmakların gözünde,el parmakların ağzındaydı annecim.Yine karnımda C pozisyonunda duruyordun.
Ama çok şükür her şey tam haftasında ve olması gerektiği gibi.

Kordonunu bir buçuk tur boynuna dolamışsın ben ilk başta çok korktum ama doktor hareketli çocuklarda olabileceğini ve sorun yaratmayacağını söyledi.Buradan şunu anladık ki,sen çooo..k hareketli bir minik olacaksın.Şuan karnımdaki hareketlerinden de bunu anlamak zor değil aslında :)
Pozisyonun makat duruş olduğu için şuan normal doğum ihtimali yok ama biliyorum ki daha zamanımız çok ve 32-33.haftaya kadar dönebiliyormuşsun.Önemli olan sağlıklı sıhhatli gelmen tabi ki ama ben ikimiz için de normal doğumun iyi olacağını düşünüyorum.

850g. ve aşağı yukarı 32-33cm olmuşsun.Bunlar hiç önemli değil.Umuyorum ki ben kilo takıntılı annelerden olmayacağım(biliyorum ki sen doğduktan sonra bütün bu söylediklerimi hatta tükürdüklerimi yalayacağım :)
Ananen teyzen için o kadar uğraştı ki bu kilo konusunda.Teyzen 20 yaşına kadar neredeyse 40 kilo çiroz balığı gibiydi.Anane onu yedir,bunu içir derken teyzenin maşallahı var şimdi,aman duymasın :)

Şuan her şey yolunda ve 15 Nisan olarak görünüyor doğumun.Bu hafta tetkiklerimiz var,kan tahlili,idrar tahlili vs..
Şeker taraması yaptırmak istemediğimizi (istemediğimi) söyledik artık baktı ki işin içinden çıkamıyor sen bilirsin dedi doktor amca.
Tokluk şekerimize baktıracağım eğer onda aksi bir durum olursa tabi ki onuda yaptırırım.Her şey sadece seni düşündüğüm için.
Söylenmek ya da serzenişte bulunmak gibi olmasın ammmaaaa,hamilelikte senin için bol bol kan aldırıyorum :) Hemde hiç söylenmeden.
Seni çok seviyorum annen.
Bol hareketli bir hafta bizi bekliyor,hazır mısın?

Annen.

8 Ocak 2016 Cuma

2016 yeni yıl konseri...

Annecim,seni daha doğmadan bol bol gezdiriyorum demiştim ya dünde (7.01.2016) birlikte bir de Zeynep teyzenin eşliğinde IDOB'ın Adnan Saygun sanat merkezinde yeni yıl konserine gittik.
Yaklaşık 50 kişilik bir grup vardı ve sana klasik müzik konseri verdiler.

Strauss,Mozart,Donizetti dinledin şimdiden.Bir de Lorenzo Moc Araanz diye bir yabancı vardı sesi gerçekten muhteşemdi.Bence sende beğendin çünkü bol bol hareket ettin dinlerken.
İlerisi için bende hayaller kurdum,sen hangi müzik aletini çalmak istersen bende sana eşlik edeceğim :)

Bol müzikli günlerin olur inşallah..Öperim.
Fitnat.

Eren & Ozan...

Bu aralar hem toromanı yazdık buralara ama benim 7/24 gündemimde olan iki tane daha toraman var hayatımda.
Eren & Ozan.
İnsanın hayatındaki en güzel şeylerden bir tanesi,bir kardeşi olması derim hep,birden fazla kardeşi olanlara hayat ne güzel tabi ki,o yüzden kısmetse doğacak çocuğumun bir kardeşi olsun çok istiyorum (ilki doğmadan ikinciyi düşünmekte nasıl bir cesaretse :)

Ablam hayatımın hep odak noktası oldu.Hayatta kimi zaman aynı evde,aynı odadayken,kimi zaman aynı ülkede bile olamadık ama olsun hayatımda var olduğunu bilmek bile şahane bir duygu.
Şu sıralar şanslıyız,her gün görüşemesek de en azından aynı ilde aynı semtte olmak bile güven veriyor insana.
Gelelim kuzumun kuzusuna.Teyze olmak bana hep çok farklı gelmiştir,belki de 5 tane teyzem olduğu ve halam olmadığı için ama hep bir sıcaklık vardır teyzede.
En çok da kendim teyze olunca anladım tabi ki :)
Seneler önce bir yerde okumuştum,insanın evladı olmadan yeğeni olduğunda onu da evladı yerine koyup en az o kadar çok seviyor diye.
Bu cümleyi Eren doğunca daha iyi anladım,hayatım değişti sanki.
İlk doğduğu ilk kucağımıza aldığımız an,anlatılamazdı.Sürekli onu göresim geliyordu.
2.5sene boyunca sürekli ağlasa da sevimliliğinden hiç bir şey kaybetmedi.
Ablam zaman zaman ona olan sevgimi çok abartı buluyor ve anlam veremiyordu,nasıl bu kadar seversin diye.
Baktıkça bakalım geliyor ve zaman zaman içime alasım geliyordu.

Derken bir kaç sene geçti ve ablam hamile olduğunu söyledi.O an dünyam yıkıldı  ve ağmaya başladım.Sanki Erenin de dünyası yıkılacak ve o bir kenara atılacak gibi geldi bana.Nasıl olurdu böyle bir şey hani Eren bizim bütün dünyamızdı,ikinci nereden çıkmıştı.Nasıl bir ruh haline bürünebildiysem,ben ki kardeşim önemini bu kadar vurgulayan insan birden panter Emel kesildim.
Zaman geçtikçe kabullenmeye başlayıp,aslında ne kadar güzel bir haber aldığımızı anladım.

Ne zaman ki Ozan doğdu,aslında hayatımızın ve sevgimizin ikiye bölünmediğini,katlanarak arttığını gördüm.Daha tecrübeli,daha tahammüllü ve daha sevgi yüklüydük.
Artık Erenimin de bir kardeşi vardı,hayatta hep bir desteği.

Eren bir yaşında;


Ozan yeni doğunca;



O kadar çok fotoğrafları var ki,tek pişmanlığım onlar için bir defter hazırlamamışım,kenrıya notlar yazmamışım,dönüp bakınca bir sürü şeyi unuttuğumu farkedip üzülüyorum.
En azından fotoğrafları var ama yaptıkları ile ilgili anılarımızda olsa fena mı olurdu.

Şimdi benim yavrum geliyor ve ablam teyze oluyor,o da en az benim kadar heyecanlı.
Tek farklı yanı o önce anne,sonra teyze oluyor.Mutlaka bizim evladımızı da çok çok sevecek ama benim yeğenlerimi sevdiğim gibi değil,bir tık farklı olacak.

Bakalım bizim büyük sıpalar küçük sıpayı görünce neler yapacak,neler hissedecek.En büyük isteğim,hep çok yakın olsunlar,hep birbirlerine destek olsunlar ve sevsinler.
Çünkü ben ablamı,desteğimi çok seviyorum ve her zaman yanımda hissediyorum.

NOT: Küçük olmaz her zaman paha biçilmez.
Ne demişler,evin büyüğü olacağına,git dağın domuzu ol daha iyi :))))

Sevgiler,
Fit.

Doğumda çocuk hakları...

Blogcuanne sayfasında,Dr.Elif Çakır'ın yazısını görünce çok mutlu oldum,sanki hislerime tercüman olmuştu,fırsat buldukça okuyorum bol bol ve en önemli kısmını da burala iliştiriyorum ki baktıkça hatırlayayım,doğumda da çoğunu uygulamaya çalışayım...

Yazının linki;
http://blogcuanne.com/2016/01/07/dogumda-cocuk-haklari/

Alıntı-
Peki şimdiki aklım olsa, (ülkemiz şartlarında çok zor olduğunun farkındayım ama) neler yapar, neleri sorgulardım:
  • Doktorumla doğumdan önce sadece teknik ayrıntıları konuşmakla yetinmez, onun ‘’bebek dostu doğum/sezaryen’’ kavramına nasıl baktığını da sorgulardım.
  • Gene doğumdan önce çocuk doktorum ve bebek hemşirem ile tanışırdım.
  • Çocuk doktoruma bebeğimin ilk muayenesinin ve tıbbi bakımının mümkünse ve bebeğimin sağlığı elveriyorsa benim göğsümde iken veya ilk emzirmeden sonra yapılmasını istediğimi iletirdim. Böylece bebeğim az önce koptuğu annesine hızla geri dönmüş olurdu. Ve başarılı bir emzirme için gerekli olan ve altın saat olarak adlandırılan, doğumdan sonraki ilk bir saatte emzirmeye başlamış olurdum.
  • Kadın doğum uzmanıma mümkünse benim veya bebeğimin sağlığı açısından akut, acil bir müdahalede bulunmaları söz konusu değilse bebeğin göbek bağının bir-iki dakikalık pulsasyon sonrası kesilmesini istediğimi söylerdim.  Böylece bebeğime daha çok kök hücre geçişi sağlanmış olur, yenidoğan sarılığı ve erken dönem kansızlığı görülme ihtimali azalmış olurdu.
  • Bebeğime benim bilgim ve onayım dışında mama, yalancı emzik verilmesini istemediğimi söylerdim. (Benim bebeğime verilmemişti çok şükür.)
  • Bebeğimin tıbbi gereklilik hali yoksa yıkanmasını istemediğimi belirtirdim. (Bizim oğlanın yıkanmadığını belirteyim.)
  • Ve eğer çocuk doktoru bir anne olmasaydım, bebeğime doğum sonrası yapılacak tıbbi girişimler hakkında (Vitamin K ve Hepatit B aşısının ilk dozu vb.) bilgilendirme alırdım. Bunların niye yapılması gerektiğini sorardım doktoruma.
Herkese istediği gibi bir doğum olsun...
Fitnat.

26.hafta / 08 Ocak

Bende bir helecanlar aldı başını gitti.
Dün iş yerinden hem Can'ın eşi hemde Unzile hanım doğurunca,olan heyecanım daha bir arttı.
İşin en güzel tarafı ikisinin de normal doğum yapması.
Evet sanırım ben kesin normal doğum istiyorum (ama hala cümlede sanırım ve kesin olduğuna göre korkuda bir azalma yok :)
Dünden beri içimde kelebekler uçuşuyor sanki ben doğurmuşçasına.
Hatta bugün sabaha bir de aylardır beklediğimiz bir başka hamilelik haberinin gelmesi ile kaymaklı ekmek kadayıfı oldu bu cuma.

Gelelim bizimkine,bugün 26.haftalık olduk,geri sayım çok hızlı gitmeye başladı sanki :)
Bu hafta el ve ayak izin oluşuyor annecim,o minik eller ayaklar ne şirin olacak kim bilir.
30cm civarı olman bekleniyor yarın bize bir güzellik yapar ve kendini gösterirsen her şey görcez zaten çok güzelll olacak.
Hareketlerin çok güzel artık,hissedebilmek şahane.Ben en başından beri hissediyorum aslında ama hareketlenmeye başladığın andan itibaren babanda hissediyor ya,en güzeli o.
Seni bol bol rahatsız ediyoruz farkındayım annecim ama sende doğduktan sonra aynısı yapacaksın bize nasıl olsa :)

Babycenter seni bu hafta taze soğana benzetiyor,bense cetvele.Bizde 30cm.lik cetveller var seninde okul hayatın boyunca bol bol olacak.
Ama yine de sana bir babycenter hatırası bırakalım buraya.



Annede hızla büyüyor maşallah.Bu aralar ,hatta tamam itiraf ediyorum aslında en başından beri çok hareketsiz kaldım,ama bundan sonra mutlaka bir vakit yaratıp seni yürüyüşe götüreceğim hem sağlıklı olalım hemde kolay doğurayım demi ama.Sende bende sıkıntı yaşamayalım.
Annenin son halini de şuraya atalım!



Yarın görüşürüz canım oğlum.
Annen.

5 Ocak 2016 Salı

Bebek arabası...

Hamileliğin ya da bebek beklemenin en zorlu yanlarından biri alışveriş listesi bence.evet alışverişin her türlüsü çok keyifli yüzde yüz katılıyorum ancak karar verme aşamasının özellikle araba kısmında bu kadar zor olacağını düşünmemiştim.

Sürekli bloglardan tavsiye okuyup,eş dostla sürekli bilgi alışverişinde bulunmak bir süre sonra kafa karışıklığına yol açabiliyor.Şuan listelerimizin hemen hemen hepsi tamam aslında.Markalara da az çok karar verdik sayılır.
İlk önce işe arabasını almakla başladık,malum annesi sürekli gezme planları yapıyor.İş yerindekilerde fena iddaya girmiş durumdayız,ben iddaa ediyorum ki beşinci gününden itibaren biz gezmelere başlayacağız,tabi ki kalkıp Avm'de alışveriş yapacak değiliz benim kastettiklerim her gün sahile inelim yarım saatte olsa hava alalım,beraber dışarıda zaman geçirelim tekrar geri dönelim.Ne kadar keyifli olacak.

Arabamızı hem netten okuduğumuz tavsiyelere ,hemde arkadaş önerilerimizi göz önüne alarak Kraft Twist Rlx aldık,hem de sarısından.Ben her zaman kırmızı olsun,üç kuruş fazla olsun mantığındaydım ama bu sefer sarıda karar kıldık.Çok şirin görünüyor değil mi??? Fotoğraf hepsi buradanın reklamı gibi olmuş ama ilk bulduğum siteydi :)

Arabanın en çok 360 derece dönebilme özelliğine vuruldum,nedense :) ayrıca üst kısmı çıkarmadan,direk döndürebiliyorsun,malum benim teknoloji ile aram çok iyi olmadığı için ne kadar kolay olursa benim için o kadar iyi :)
Talatın hala arabayı kullanabilmem konusunda şüpheleri var,e haksız da sayılmaz :)
Arabalar genellikle artık travel sistem diye geçiyor,hem anakucağı hem puset olarak,yada hem puset hem anakucağı yada ikisi de aynı :) O konular kafamda tam oturmadı.
Arabamız geldi evimizin başköşesine yerleşti.
16 Ocaktada odamız için eşyalar gelcek,heyecanlar heyecanlar..

Arabayı kullandık sonra gerçek yorumlarımı yazabileceğim ancak özelliklerini yine de yazmış olayım.
Bol alışverişli günler olsun.
Fitnat.

Kendi etrafında 360° dönebilen mekanizması sayesinde çift yönlü kullanabilme 
3 farklı pozisyona ayarlanabilen oturma ünitesi 
Portbebe olarak da kullanılabilen oturma ünitesi 
Bebeğin ilk aylarda kullanımı için ekstra dolgulu şilte (0-6 ay arası) 
Çok pozisyona ayarlanabilen sırt dayanağı 
Yüksekliği ayarlanabilen deri itme sapı 
Çıkarılabilir ön bar 
Şişme arka tekerlekler 
Ayak örtüsü 
Yağmurluk 
Ayaktan kumandalı tek tuşla fren sistemi 
Katlandığında az yer kaplama ve desteksiz ayakta durabilme 
Tentede rüzgarlık/güneşlik 
ÜRÜN AĞIRLIĞI: 12,3 KG 
TAŞIMA KAPASİTESİ: 15 KG Açık halde: 58x84x100 
Kapalı halde: 58x58x94 
ECE R44/04 belgeli 
Grup 0+ (13 kg’a kadar olan bebekler için) 
Taşıma koltuğu, oto koltuğu ve ana kucağı olarak kullanılabilme 
Lüks ayak örtüsü 
3 farklı pozisyonda kullanılabilen taşıma sapı (taşıma pozisyonu, sabit pozisyon, sallanma pozisyonu) ÜRÜN AĞIRLIĞI: 3,5 KG

25.hafta...01 ocak

Yeni yılın ilk günü bizde 25.haftamıza girmiş olduk.
Seneye yeni yılı birlikte karşılayacağız ve ilk güne beraber uyanacağız.
İnşallah içeride sende bizim kadar heyecanlısındır.

İçimde kıpır kıpırsın,artık hafif hafif dokunmalar yerine kendini bize çok güzel hissettiriyorsun,hele ki seninle konuşur masaj yaparsak hareketlerin hızlanıyor ve yer değiştirmeye başlıyorsun,ortaya inanılmaz bir görüntü çıkıyor.
Tamam itiraf ediyorum,bazen sırf sen hareketlen diye seni rahatsız ediyoruz,göbükle oynamaya başlıyoruz sen de hemen karşılık verip hareketleniyorsun bize :)

Bu hafta şalgam kadar olmuşsun..Geçen hafta Adanaya gittiğimiz için şalgama çok da uzak değilsin aslında.Bu fotoğrafa bakınca gözüme çok küçük görünüyorsun ama beraber o kadar yol katettik ki,aslında kocaman oldun bile.



9 Ocakta dr.kontrolümüz var 4 gözle bekliyorum,umarım bu sefer kendini bize gösterirsin annecim de bizde seni görmüş oluruz.
İsim sorunsalı hala devam ediyor,babanla bir kaç isim üzerinde ortak karara vardık gibi ama hala belli olmadığı için bir ismin yok ve sen bizim için hala Toramansın...Baban bu aralar Tombik diye sevmeye başladı,hadi hayırlısı...Sen bir şalgam kadarken anne de aşağıdaki gibi oldu.



Hamileliğim çok güzel ve keyifli geçiyor sayende,her günün keyfini ve tadını çıkarıyorum,bana hiç zorluk çıkartmıyorsun,beraber çok keyifli vakit geçireceğiz şimdiden biliyorum ve seni çoo.k seviyorum..
Tek sıkıntımız merdiven çıkarken arada bir nefes nefese kalıyoruz,geceleri hamile yastığımız sayesinde hala çok rahat ve keyifle uyuyoruz,arada uykumuz kaçsa da bunlar keyifli şeyler,bir de sen doğduktan sonra göreceğiz gece uykuları ne demek :)

Öpüyorum çok çok.
Annen.


Yeni yıl,yeni yıl,yeni yıl...

Annecimmm,canım oğlum,bu sene yeni yıl pek güzel geçecek.
Bu yılbaşı ailemizin sensiz geçen son yeni yılı.Seneye artık seninle beraber büyüyen bir ailemiz olacak.
Ayrıca bu yılbaşının diğer bir özelliği de Şenyurt ailesinin bizi ziyarete gelecek olması.
Ateş abiyle daha önceden tanışmıştın ama şimdi hem o hem de sen kocaman oldunuz.
Perşembe günü hem ben hem de baban izin aldık başladık misafirlerimizi beklemeye.
Malesef kötü hava koşullarından dolayı uçaklarında rötar oldu.
Günlerdir,aylardır güzel giden havanın birden soğuyacağı tuttu :(
Neyse ki çok fazla sıkıntı olmadan geldiler.
Nasıl özlemişiz,nasıl özlemişiz.
O gün hasret gidermece ile geçti ancak Ateş abinin biraz ateşi vardı o yüzden ilk başlarda keyfide yerinde değildi.Ona rağmen o kadar güleryüzlü ki,inşallah sende ona benzersin.
Akşam hazırlıklarımız bitti,babanenlerde geldi,hep birlikte bir yeni yıl yemeği yedik.Yeni yıl hindimizde dededen hatıra şurada kalsın...




Normalde planımız Alaçatı sokaklarında eğlenmekti ama Ateşin keyfi olmadığı için onu bırakmaya gönlümüz razı olması bizde yeni yılı evimizde geçirdik.
Akşam bi saatliğine teyzene uğradık,anane ve dede gelmiş.Eren&Ozan abilerle beraber herkesin yeni yılını kutladık.

Pazar günü de kadar aktivitelerimiz devam etti.Sahilevlerinde buz gibi havaya rağmen dolaştık durduk,onlar bira + midye yaparken bizde onları fotoğraflamakla yetindik.

Ertesi gün Denizaltına gittiğimizde şansına hava o kadar güzeldi ki,ooohh deniz kenarında misss gibi kahvaltı yaptık,martılar eşliğinde.Anne de Türk kahvesi hakkını orada kullanıverdi :)



Oradan atladık arabaya hooop teleferiğe..


Gece de Ateş ve sen uyurken( sen arada bize eşlik ettin tabi) oturup hep beraber tabu oynadık,inanılmaz konik ve eğlenceliydik.Gülme krizleriyle sonlanan geceden sonra gitme vakti gelip çattı.
Her güzel şey gibi bu hafta sonu da çok hızlı bitti tabi.Ama doya doya vakit geçirmenin keyfi paha biçilmez.
Dip not: Annecim buraya senin için küçük bir not yazıyorum ki sonra bunları okuduğun zaman seninle beraber bizde gülüp eğlenebilelim...Beril teyze pazar dönüş saatlerini saat 19 olarak hatırladığı için biz laylaylom geziyorduk,tam babanenlere girdiğimiz zaman aslında uçak saatlerinin daha erken olduğunu,19 gidiş değil varış saatleri olduğunu öğrendik.Hadi apar topar atladık doğru havalimanına :) Bizde böyle anılar çok oluyor,sana daha çoo..kk çok anlatırım hem de uzun uzuuun .

Yeni yılın bizim için en büyük güzelliği aramıza sen katılacaksın annecim.Her geçen gün seni daha da artan bir heyecanla bekliyoruz ve seni şimdiden çok seviyoruz.
Annen.



24. hafta... 25.12

24.haftamıza Adana'da girmek şahane :)
Bu hafta sonu seminer için Adanada'yız annecim ve gittikçe kocamannn oluyoruz.
Bu sabah uçakta sıkıntı yaşamadan yolculuğumuzu tamamladık.Sen şimdiden o kadar uçak yolculuğu yaptın ki,doğduktan sonra hiç sorun yaşamayacaksın bence.
Bu hafta yine annenin çooo.k sevdiği ve sanada sevdireceği bir şeye benziyorsun..
Süüüt darı!Kocaman olmuşssun bile sen.Sağlığında yerinde maşallah daha isteriz ki biz.
Bu hafta sonu Adana'ya gelmişken sana bir Adana yedireyim dedim ama sonu şahane olmadı.Biliyorsun annenin en kötü yanı kırmızı etle arasının iyi olmaması o yüzden sana da istediği gibi yediremiyor.Ama olsun,bütün besinlerden çok güzel alıyorsun,eti de doğduktan sonra babanla yersin olmaz mı?



Adana'dan sevgiler,
Fit.