22 Mart 2016 Salı

Kemalpaşa.

Geçen hafta yani ben 35.haftamı doldurduğum hafta sonu Kemalpaşa'ya Asiyelerin halasına gittik.
Cumartesi sabahı,önce evde hummalı bir koltuk yıkama seansından sonra,yol çıktık.Yol neredeyse iki-iki buçuk saat sürdü,tek araba ve beş kişi olunca yol biraz uzun geldi bana.Ne kadar hamile olduğumu idrak edemesem de ,yolun sonuna yaklaştıkça bir şeyler zor gelmeye başladı.

Akşam yemeğine yetiştik.Halaların çok güzel bir dağ evi vardı,şömine eşliğinde yenen bir akşam yemeğine kim hayır diyebilir ki :)
8 aydır anladığım şeylerden biri,ayık kafayla alkol alanlar çekilmiyor :) Onlar keyif yaparken sen mecburen izliyorsun,yada oynamaya başladıklarında en fazla telefonun ağır çekim,hızlı çekim modunda onları çekerek eğleniyorsun :)

Uzun bir akşamdan sonra yattık ve Pazar sabahı malum her hafta yaşanan olay,kargalar b.kunu yemeden ben ayaklandım.Baktım hala kahvaltıyı hazırlamış,e malum hamile kadrosundan kimse bana işte yaptırmıyor,bari yürüyüşe çıkayım dedim.

O kadar güzel ormanlık bir alanda sabah yürüyüşü yapmak,Sarp ve bana çok iyi geldi.Yolda Sema teyze ve eşiyle karşılaştım (malum hamilelikte gerileyen beynim isimleri net hatırlamama izin vermiyor) Beraber yürüdük ve muhabbet ettik.Yol ayrımına gelince geri dönmeye karar verdiler,ama beni de yalnız bırakmaya gönülleri razı olmadı.Bende onlarla beraber geri döndüm,sabah çok erken olduğu için yol ıssızdı ve köpek çıkma ihtimali çok fazlaymış.

Eve geldim,tekrar dolandım ama herkes hala uyuyordu,yapılacak tek şey kalmıştı,o da Talat'ı uyandırmak :)
Talat uyanınca benim yürüdüğüm yolun tersine yürümeye karar verdik.İki tane bayrak direkli evin önünde durunca Sema teyzeyi gördük.Yaşlı insanları çocukluğumdan beri çok severim ve çok da saygı duyarım.
Beni görünce hemen kapıya geldi ve bizi bahçeye davet etti.Kiraz ağaçları bin bir çeşit çiçekler derken kendimizi arka bahçede bulduk.Derken Sema teyze hem çiçek toplama hem de ağlamaya başladı.
Oğlu 96 yılında şehit olmuş,tıpkı benim abim gibi.Acısı dün gibi taze,teyzemden de bildiğim için bu acıyı,hiç geçmeyecek diyemedim.Çiçekleri mezarlık için yetiştiriyomuş,sonra da toplayıp oğlunu ziyarete gidermiş.Teyzem de 96 yılından beri aynısını yapar,o mezarlığı abimin evi gibi temizler,bakar,korur.
İnsanların hep dediği 'Allah evlat acısı göstermesin ' sözü içimde bir kez daha cız etti.Yüzünden nur akıyordu resmen.
Topladığı çiçekleri bana verdi,acele acele yolun karşısındaki depoya girdi,yine el kolu dolu geldi.Kendi yaptığı böğürtlen sularını getirdi,bari az ver dedik dinlemedi.5-6 şişeyi aldık,elimizdeki çiçeklerle oradan ayrıldık.Mayısta da kiraz yemeye bekliyor.İnşallah Sarp sağlıklı sıhhatli gelir,o zamana kadar büyürse çok isterim beraber ziyarete gitmeyi.Hem dalından kiraz yeriz,hem de tekrar görüşmüş oluruz.

Bu kadar kötü günler yaşarken ülkemde,böyle nur yüzlü iyi insanları görebilmek birer mucize.Keşke hepimiz onun kadar saf ve iyi olabilsek.

Herkesin şansı bahtı bol olsun,ailesi ve sevdikleriyle bir ömür mutlu bir hayat geçirsin.
Sevgiler,
Fit.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder